Geçen gün eski bir dostumuzla bir araya geldik. Nasılsın, nasıl gidiyor? diye sorunca kendisine: ‘’Beklenti içine girmezsen hayat güzel’’ dedim. ‘’Nasıl yani?’’ diye sordu. Mesela ben yarınla ilgili iyi ya da kötü bir düşünceye sahip değilim. Ne olacağını bekleyip göreceğim iyi şeyler olursa bunu memnuniyetle kabul eder keyfini çıkarırım, can sıkıcı sorunlarla karşılasacak olursam da üstesinden gelebilmek için çözüm ararım. Eğer sorunların üstesinden gelebilirsem bu benim için iyi birgün olur aksi bir durum oluşursa da ‘’Elimden geleni yaptım, sonuç bu'' diye düşünürüm dedikten sonra ona şöyle bir örnek verdim, diyelim ki bir sabah uyandım ve ailemle sahile gitmeyi planlıyorum. Aracın yanına geldiğimde lastiğin havasını saldığını gördüm. İlk tepkim ‘’Kahretsin!’’ olursa o gün daha başlamadan bitmiş olur, oysa o an aracına binmekte olan komşumdan pompası olup olmadığını sorduğumda''evet'' cevabını alırsam sorunun bu kadar kolay çözülmesinden dolayı kendimi şanslı hissederim. Komşumdan’’Yok!’’ cevabı alırsam da bir lastikçi çağırarak da sorunumu çözebileceğimi bilirim. Pürüzsüz bir hayat beklemiyorum. Hergün yeni bir hikayedir ve hergün farklı şekilde sınanırım. Sonuçta bilirim ki hiçbir uçağın sonsuza kadar havada kalamayacağı gibi hiçbir sorun da sonsuza kadar sürmez, sürekli önüme bakıyorum dedim. Sonra bana şunu sordu: ‘’Hiç pişmanlık duyduğun birşey yok mu veya seni huzursuz eden birşeyler?" Ona: ’’Elbette var fakat bunlar için kendimi cezalandırmıyorum veya çarmıha germiyorum çünkü artık şunu biliyorum, bu hayatta çok az şeyi kontrol edebiliyoruz mesela insanların nasıl düşüneceğini, nerede yan çizeceğini, size ne kadar bedel biçip kaç kuruşa satabileceğini, nerede nasıl tepki vereceğini bilemeyiz. Yine aynı şekilde aracımızın tekerine çivinin nerede batacağını veya dikkatsiz bir sürücünün aracıma arkadan çarpabileceğini veya lokantada çorbamın içinden kıl çıkabileceğini önceden bilemesem de öngörebiliyorum. Bunlar hayatın içinde var ve ilk defa benim başıma gelmiyor. Ayrıca yanlış anlaşıldığım, haksızlığa uğradığım zamanlarda oldu. Bunları kabullenmem kolay olmadı. Uykusuz gecelerim oldu, gün ışıdığı halde zihnim hep puslu ve bulanıktı. Ters yola girmişim gibi herşey üstüme üstüme geliyordu. ‘’Yanlış anlamak, yanlış anlaşılmak, yanlış insanlar, yapılan yanlışlar..’’ vs hep içinde ''yanlış'' geçen düşünceler dolanıyordu zihnimde. Durulmam zaman aldı. Sanki dikenli bir dal içimden söküp çıkarılıyormuş gibi acı çekiyordum; zor zamanlardı. Biraz uzun sürdü belki fakat hayatı doğru anlamamda bana çok yardımcı oldu. İnsanların topraktan yaratıldıklarını ve her an çamurlaşabileceklerini o zaman öğrendim ve başkalarının yaptıkları yanlışlardan dolayı kendimi cezalandırmayı bıraktım. İnsanların düşünceleri benim kaderim değildi. Başkalarının karaktersizlikleri, çelişkileri veya çapsızlıkları onların sorunu benim değil demeyi zor da olsa başardım. Şimdi içim dışımla uyum halinde. Yüzümdeki umursamaz tavır başkalarına saçma ve itici gelebilir fakat ben kendime çok yakıştırıyorum. Mutluysam cenaze evinde bile olsam gülümsüyorum, mutsuzsam bunu da saklamıyorum ve buna sebep olanlara açıkça uzak durmalarını söylüyorum. Kimseye bir şey ıspatlamak zorunda değilim. İnsanların övgülerinin tamamen beklentilerle ilgili olduğunu ve fikirlerinin bir günde değişebileceğini biliyorum. Güven veya güvensizlik gibi kavramları hayatımdan çıkardım. Elimden gelenin en iyisini yaptığımı bilmenin konforu ve huzuru hiç kimsenin güveninde veya teşekküründe yok. Önemli olan benim hislerim ve benim hayatım. Başkasının düşünceleri başkalarını ilgilendirir. Onların hayatı onları ilgilendirir. Başkalarının acıları kayıpları veya sahip oldukları onları ilgilendirir. Bencilce gelebilir fakat ben iç huzuru böyle yakaladım. Öyle bir noktadayım ki, bütün insanlık bir anda buharlaşsa kimsenin yokluğunu hissetmeyecek durumdayım.
Arkadaşımla konuşmaya devam ettik, ayrılırken kendisine son olarak şunu söyledim: ‘’Alttan almayı ve beklentilerini bir yana bıraktığında hayat sana güzelliklerini sunuyor.’’
Günün sözü: Kimsenin kendi olmaya cesareti kalmamış..
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Geçen gün Alanya’da 56 km hızla giderken daha doğrusu gitmezken trafik cezası yedim. İşin garibi cezayı yemeden hemen önce yanımdaki arkadaşa ''Burada radar oluyor dikkat et!'' diyordum ki, 200 metre ileride yol kenarına parkedilmiş olan polis aracını fark ettim. Biraz yaklaşınca yolun ortasındaki polis memuru parmağıyla işaret ederek aracımızı kenara çekmemizi işaret etti. Hızlı gitmediğimden emi...
Formula 1 Dünya Şampiyonasının 14. ayağı olan Belçika Grand Prix'si, geçtiğimiz pazar günü meşhur Spa-Francorchamps pistinde gerçekleşti ve yarışı Mercedes pilotları ilk iki sırada tamamladılar. Fakat George Russell'ın aracının olması gereken minimum ağırlığın altında olduğu anlaşılması üzerine yarıştan sonra diskalifiye edildi. Tüm bu yaşananların ardından Mercedes takım patronu Toto Wolff, ort...
Geçen gün eski bir dostumuzla bir araya geldik. Nasılsın, nasıl gidiyor? diye sorunca kendisine: ‘’Beklenti içine girmezsen hayat güzel’’ dedim. ‘’Nasıl yani?’’ diye sordu. Mesela ben yarınla ilgili iyi ya da kötü bir düşünceye sahip değilim. Ne olacağını bekleyip göreceğim iyi şeyler olursa bunu memnuniyetle kabul eder keyfini çıkarırım, can sıkıcı sorunlarla karşılasacak olursam da üstesinden g...
Ben çocukken çevremdeki herkes büyüktü, kimine amca kimine teyze derdim,sakalı ak olanlara ise dede..Sanki o yaşta dünyaya gelmişlerdi; bugün hayatta olmasalar bile ben onları hala aynı yüzle hatırlıyorum.Zaman geçti, aynaya bakınca sanki onları görüyorum ağarmış saçlar ve eskimiş bir yüzle.Zaman reflekslerimi zayıflatmış olsa da çocukluğumdaki benle şimdiki beni yakıştırıyorum birbirine ve diyor...
Eskisi gibi kıyı köşe bir yer kalmadı, her yer kalabalık, insan kaynıyor. Öyle alıp başımı gideyim desen gideceğin yer, olduğun yerden daha problemli çünkü insanın olduğu her yer sorunlu. Bu arada fikirsiz adam yok herkes Aristo, herkes Einstein; laf anlatmak zor. Susayım desen o da kolay değil öyle saçmalıklar var ki arkanı dönüp gidemiyorsun. Hani şu seçimden sonra belediye binalarından sarkıtı...
‘Büyük bir aşk hikayesi’ adlı romanında ''Ertesi sabaha hazırlanmak, onu gelmesi için davet etmektir'' der, SusannaTamaro. Vatandaş da sanki geleceği davet etti bu seçimde. Sirenlerle limandan ayrılan bir gemi gibi uzaklaşırken hayalleri daha fazla bekleyemezdi, ya şimdi geleceği davet edecek veya sonsuza kadar onu kaybedecekti. Varlığı tartışılır hale gelen aynadaki sureti bir vedaya hazırlanmış...
Sevgili okuyucularım Nefi Kara ile yaptığım söyleşiyi köşemde yayınladıktan sonra ister istemez çevremdeki insanlardan olumlu ve olumsuz yönde eleştiriler aldım ve bunu da son derece doğal karşıladım. Herkes benim gibi düşünmek zorunda veya ben de herkesle aynı düşünmek zorunda değilim. Nefi Kara’ya özellikle sokakta konuşulan ve insanların merak ettiği konuları sordum ve o da açık yüreklilikle ce...
‘’Alkış oy değildir’ ’Napolyon’nun sözüdür. ‘’Vaat hizmet değildir’’ bu da benim sözüm. Yirmi yıldır aynı vaatleri duyunca kendimi eski bir gazeteyi okuyor gibi hissediyorum. Hep aynı şeyler, değişen bir şey yok. İyiye giden bir şey de yok, dolayısıyla bir heyecan da yok. Öyle ki hayal kırıklığı bile yok. Seçim bir an önce yapılıp bitse de, işimize baksak derdindeyiz. Gerçi iş güç de ona göre, asi...
Sevgili okuyucularım Sayın Nefi Kara ile uzun bir söyleşi yapmış ve kendisine halkın merak ettiği konular hakkında sorular sormuştum. Konuların çokluğunu dikkate alınca bir seferde yayınlamanın uygun olmayacağını düşünerek bölümler halinde yayınlamaya karar verdim. Bugün sizlerle söyleşinin ikinci kısmını paylaşacağım. Öncelikle şunu bilmenizi isterim; Nefi Bey’e soruları sorarken köşelerini a...
Yaklaşık olarak on yıldır Manavgat’ın Sesi Gazetesi’nde fahri olarak köşe yazarlığı yapmaktayım. İlk defa bu seçimde bir Belediye Başkan adayına röportaj yapma teklifinde bulundum ve Sayın Nefi KARA büyük bir incelik göstererek teklifimi kabul etti. Sorulara içtenlikle verdiği cevaplar için kendisine teşekkür ederim. SORU: Nefi Bey, siyasette özellikle de seçim dönemlerinde ‘vizyon’ sözcüğünü s...
Bu ülkede niye seçim yapıyoruz, kime niye oy veriyoruz, geleceğe dair ne bekliyoruz bilmiyorum? Ülkede herşey daha kötüye giderken sandıkta hiçbir şey değişmiyor. Kaygılarımız arttıkça sadakatimiz de artıyor. Beklentilerimizi çöpe atanları siyasetin çöplüğüne atmak yerine daha da kutsuyoruz. Sorgulamayı neden bıraktık? Bir şeye körü körüne bağlanmak insanın kendisini sorgusuzca aşağılatmasıdır, öy...
Başlığa bakınca ülkede herşeyin güllük gülistanlık olduğunu düşünebilirsiniz fakat öyle değil. Masalsı diyorum çünkü masallar hayal ürünüdür ve bir mantık aranmaz. Mesela fare ormanların kralı olan aslana ders verir, akıl hocalığı yapar. Yine‘’dile benden ne dilersen’’ sözü birçok masalda karşımıza çıkar. Çünkü masallarda imkansız olan bir şey yoktur. Hayal gücü herşeyi mümkün kılar. Bulutların üz...
İnsan iki şeye galip gelemiyor, zamana ve siyasetçiye.. Zaman geleceği vaat ederken siyasetçi daha fazlasını vaat ediyor ‘’iyi bir gelecek..’’ Vaatler cek..cak..larla destekleniyor. Olacak, yapılacak, edilecek…vs. Tabi söylenildiği gibi olmuyor vaatler gerçekleşmiyor. Sonra ‘saydı’ların zamanı başlıyor. Şöyle olsaydı, böyle olsaydı; yan yattı, çamura battı vs. sonu gelmez mazeretler silsilesi, Bu ...
Kısa bir süre önce bir salgın yaşadık. Pandemi kelimesini de ilk defa covit döneminde duymuştuk. Öncesinde böyle bir kelimeyi duymuş olsaydık belki de kulağa hoş geliyor diyerek çocuklarımıza isim olarak bile düşünebilirdik. Bizim gibi özentili dikkat çekmeyi seven bir toplum için bu çok da şaşırtıcı olmazdı. Şu sıralar viral bir salgın yaşamıyor olsak da öfke pandemisi yaşıyoruz. Covit’ten onlarc...
Daha önceki yazılarımda 60.yıl ilkokuluyla ilgili gözlemlerimi ve yaşadıklarımı ifade etmiştim. Memnuniyetimi ifade edip iyi dilek temennilerinde bulunmuştum. Tabi ki günümüzde sadece temenni etmek yeterli olmuyor. Bazen işin ucundan tutmak, bazen de çözüm noktasında muhatapları bilgilendirmek, onları haberdar etmek gerekiyor. 60.Yıl ilkokulunda çocuğu okuyan veliler bilirler; kış aylarınd...