Sevgili okuyucularım Nefi Kara ile yaptığım söyleşiyi köşemde yayınladıktan sonra ister istemez çevremdeki insanlardan olumlu ve olumsuz yönde eleştiriler aldım ve bunu da son derece doğal karşıladım. Herkes benim gibi düşünmek zorunda veya ben de herkesle aynı düşünmek zorunda değilim. Nefi Kara’ya özellikle sokakta konuşulan ve insanların merak ettiği konuları sordum ve o da açık yüreklilikle cevapladı. Öyleki sorularım bazen kışkırtıcı mahiyette olmasına rağmen sakinliğini hiç bozmadan cevaplamaya devam etti. Nefi Kara’nın bu kendinden emin ve vakarlı duruşundan etkilendiğimi yazımda ayrıca ifade ettim. Sonrasında gidip geldiğim yerlerde ister istemez bu konular açılmaya ve sorular sorulmaya başlandı. İşin doğrusu bunu bekliyordum fakat konunun farklı yerlere çekilmeye çalışıldığını görmek benim için şaşırtıcı oldu. Tepki verenlere bakınca Nefi Kara’yı desteklemedikleri açıkça görülüyordu fakat asıl sorun bu değildi. Kendi partilerinin çıkardığı adayı desteklemek adına karşı tarafa çamur atmaya kalkışmaları anlaşılabilir bir durum değildi. Bu insanlara, ‘’Nefi Kara ile görüşmemin neresi yanlış?’’ diye sorduğumda bana şunu söylüyorlardı: ‘’Bilmiyor musun adam ateistmiş’’ Peki bunu kendi ağzımdan duydunuz mu diye sorunca da ‘’öyle olduğu söyleniyor’’ demeye başladılar. Gelişme kaydediyorduk, bir iki soruda söylentiye kadar ilerlemiştik fakat iftiranın kabulu noktasına gelebilmek için daha başka sorular sormak lazımdı. Sonra onlara sormaya devam ettim: ‘’Nefi Kara sizin partinden aday olsaydı bu sözlere yine de itibar eder miydiniz veya gidip geldiğiniz yerlerde bunu konuşur muydunuz?’’ Bu noktada ‘TIP’ oyunu oynamaya başladık hani şu susma oyunu var ya konuşma kesildi. Nefi Beye ‘’kafir’’ diyenleri bile duydum.S adece bu da değil ‘’CHP’ye oy verenin nikahı düşermiş’’ diyecek kadar ileri gidenler var. Tövbeestağfirullah! Tam bir cinnet hali, tam bir delilik. Yahu kardeşim İslam dini geldiğinde CHP mi vardı veya başka parti mi vardı? Nikahla CHP’nin ne alakası var? Bu aslında saatinin durduğunu gören bir adamın o sene hasadın zayıf geçeceği sonucunu çıkarmasına benziyor. Kardeşim yağmur yağarsa hasat iyi olur mevsim kurak geçerse hasat az olur. Saatin durmuşsa ya pili bitmiş veya bozulmuştur, tarladaki hasatla kolundaki saatin ne alakası var? Bir işin bir mantığı bir dayanağı olur. Bu insanlara sormak lazım madem CHP’ye oy vermekle nikah düşüyorsa millet mahkemelerde ne diye uğraşıyor, gitsin hakime ‘’Ben CHP’’ye oy verdim bizim nikah düştü sen bizim işi resmileştiriver’’ deyip işi kısa yoldan bitirsin, bundan iyi gerekçe mi olur? Millet saçmaladıkça saçmalıyor. Kardeşim nihayetinde belediye başkanı seçiyoruz bugün bizim başka şeyleri konuşuyor olmamız lazımken şu konuştuğumuz konulara bakın. Doksanlı yıllarda böyle şeyler konuşulmazdı bu sonradan ortaya çıktı. Ayrıca bu konular öyle sanıldığı gibi hafife alınacak kadar basit konular değil, her önüne gelene veya her kafan attığında ona buna kafir diyemezsin eğer kafir dediğin kişi kafir değilse bu söylediğin söz sana döner; hüküm çok açık. Bugün aday kim olursa olsun seçimi kazanma şansı varsa belirli gruplar tarafından ya dinsiz veya terör sevici ilan ediliyor.Yani aday olacaksan buna hazırlıklı olacaksın. Kaldırımda yürürken sağ adımını atınca kafir değilim, sol adımını atınca terörü lanetliyorum diyeceksin, aynı şekilde arabaya binerken inerken de bunu tekrarlayacaksın yoksa millete kendini anlatamazsın. Tabi AKP’den adaysan bunlara gerek yok Müslümanlığın tescillenmiş olur, bu anlamda Süleyman Okudan’ın güvenli bir yerde durduğunu söyleyebiliriz. Hani Ahmet Kaya’nın ‘’Nerden baksan tutarsızlık nereden baksan ahmakça’’ dediği gibi saçma sapan işler.
Şu anda Ramazan ayındayız, ister istemez birbirimize ‘’Oruçlu musun?’’ diye soruyoruz. Karşımızdaki kişi ‘’Oruçluyum’’ dediğinde ona: ‘’Hayır sen oruçlu değilsin’’mi diyoruz. Adam orucum diyorsa ve siz onu birşeyler yiyip içerken görmüyorsanız onun oruçlu olduğuna hükmedersiniz. Eee peki Nefi Kara Allah’a inanıyorum derken niye bunu kabul etmiyor ve ısrarla ‘’Yok yok sen Allah’a inanmıyorsun’’ diyorsunuz. Yoksa seçimi kaybetmekten mi korkuyorsunuz? Sizin asıl endişe etmeniz gereken şey seçimi kaybetmek olmamalı. Şu saatten sonra kafir dediğiniz insanlar için istiğfar edip bağışlanmayı dilemek olmalı. Seçimler kazanılır kaybedilir, biri gelir biri gider fakat iman gitti mi işte o zaman iş sıkıntı. Bütün insanlar sizi iyi bilebilir fakat Allah’ın katındaki hükmünüz kötüyse size iyi denilmesinin hiçbir anlamı ve değeri olmaz. Bu sebeple herkes konuştuğuna ettiğine dikkat etmeli ve birine‘’ Kafir’’ demeden önce bir değil bin defa düşünmeli.
GÜNÜN SÖZÜ: Hz. Ali'ye(r.a.)sordular: "Gökten ağır zehirden acı olan nedir?" Hz. Ali(r.a.) şöyle cevapladı: "Dürüst insana iftira atmak gökten ağırdır, sabretmek ise zehirden daha acıdır."
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Geçen gün Alanya’da 56 km hızla giderken daha doğrusu gitmezken trafik cezası yedim. İşin garibi cezayı yemeden hemen önce yanımdaki arkadaşa ''Burada radar oluyor dikkat et!'' diyordum ki, 200 metre ileride yol kenarına parkedilmiş olan polis aracını fark ettim. Biraz yaklaşınca yolun ortasındaki polis memuru parmağıyla işaret ederek aracımızı kenara çekmemizi işaret etti. Hızlı gitmediğimden emi...
Formula 1 Dünya Şampiyonasının 14. ayağı olan Belçika Grand Prix'si, geçtiğimiz pazar günü meşhur Spa-Francorchamps pistinde gerçekleşti ve yarışı Mercedes pilotları ilk iki sırada tamamladılar. Fakat George Russell'ın aracının olması gereken minimum ağırlığın altında olduğu anlaşılması üzerine yarıştan sonra diskalifiye edildi. Tüm bu yaşananların ardından Mercedes takım patronu Toto Wolff, ort...
Geçen gün eski bir dostumuzla bir araya geldik. Nasılsın, nasıl gidiyor? diye sorunca kendisine: ‘’Beklenti içine girmezsen hayat güzel’’ dedim. ‘’Nasıl yani?’’ diye sordu. Mesela ben yarınla ilgili iyi ya da kötü bir düşünceye sahip değilim. Ne olacağını bekleyip göreceğim iyi şeyler olursa bunu memnuniyetle kabul eder keyfini çıkarırım, can sıkıcı sorunlarla karşılasacak olursam da üstesinden g...
Ben çocukken çevremdeki herkes büyüktü, kimine amca kimine teyze derdim,sakalı ak olanlara ise dede..Sanki o yaşta dünyaya gelmişlerdi; bugün hayatta olmasalar bile ben onları hala aynı yüzle hatırlıyorum.Zaman geçti, aynaya bakınca sanki onları görüyorum ağarmış saçlar ve eskimiş bir yüzle.Zaman reflekslerimi zayıflatmış olsa da çocukluğumdaki benle şimdiki beni yakıştırıyorum birbirine ve diyor...
Eskisi gibi kıyı köşe bir yer kalmadı, her yer kalabalık, insan kaynıyor. Öyle alıp başımı gideyim desen gideceğin yer, olduğun yerden daha problemli çünkü insanın olduğu her yer sorunlu. Bu arada fikirsiz adam yok herkes Aristo, herkes Einstein; laf anlatmak zor. Susayım desen o da kolay değil öyle saçmalıklar var ki arkanı dönüp gidemiyorsun. Hani şu seçimden sonra belediye binalarından sarkıtı...
‘Büyük bir aşk hikayesi’ adlı romanında ''Ertesi sabaha hazırlanmak, onu gelmesi için davet etmektir'' der, SusannaTamaro. Vatandaş da sanki geleceği davet etti bu seçimde. Sirenlerle limandan ayrılan bir gemi gibi uzaklaşırken hayalleri daha fazla bekleyemezdi, ya şimdi geleceği davet edecek veya sonsuza kadar onu kaybedecekti. Varlığı tartışılır hale gelen aynadaki sureti bir vedaya hazırlanmış...
Sevgili okuyucularım Nefi Kara ile yaptığım söyleşiyi köşemde yayınladıktan sonra ister istemez çevremdeki insanlardan olumlu ve olumsuz yönde eleştiriler aldım ve bunu da son derece doğal karşıladım. Herkes benim gibi düşünmek zorunda veya ben de herkesle aynı düşünmek zorunda değilim. Nefi Kara’ya özellikle sokakta konuşulan ve insanların merak ettiği konuları sordum ve o da açık yüreklilikle ce...
‘’Alkış oy değildir’ ’Napolyon’nun sözüdür. ‘’Vaat hizmet değildir’’ bu da benim sözüm. Yirmi yıldır aynı vaatleri duyunca kendimi eski bir gazeteyi okuyor gibi hissediyorum. Hep aynı şeyler, değişen bir şey yok. İyiye giden bir şey de yok, dolayısıyla bir heyecan da yok. Öyle ki hayal kırıklığı bile yok. Seçim bir an önce yapılıp bitse de, işimize baksak derdindeyiz. Gerçi iş güç de ona göre, asi...
Sevgili okuyucularım Sayın Nefi Kara ile uzun bir söyleşi yapmış ve kendisine halkın merak ettiği konular hakkında sorular sormuştum. Konuların çokluğunu dikkate alınca bir seferde yayınlamanın uygun olmayacağını düşünerek bölümler halinde yayınlamaya karar verdim. Bugün sizlerle söyleşinin ikinci kısmını paylaşacağım. Öncelikle şunu bilmenizi isterim; Nefi Bey’e soruları sorarken köşelerini a...
Yaklaşık olarak on yıldır Manavgat’ın Sesi Gazetesi’nde fahri olarak köşe yazarlığı yapmaktayım. İlk defa bu seçimde bir Belediye Başkan adayına röportaj yapma teklifinde bulundum ve Sayın Nefi KARA büyük bir incelik göstererek teklifimi kabul etti. Sorulara içtenlikle verdiği cevaplar için kendisine teşekkür ederim. SORU: Nefi Bey, siyasette özellikle de seçim dönemlerinde ‘vizyon’ sözcüğünü s...
Bu ülkede niye seçim yapıyoruz, kime niye oy veriyoruz, geleceğe dair ne bekliyoruz bilmiyorum? Ülkede herşey daha kötüye giderken sandıkta hiçbir şey değişmiyor. Kaygılarımız arttıkça sadakatimiz de artıyor. Beklentilerimizi çöpe atanları siyasetin çöplüğüne atmak yerine daha da kutsuyoruz. Sorgulamayı neden bıraktık? Bir şeye körü körüne bağlanmak insanın kendisini sorgusuzca aşağılatmasıdır, öy...
Başlığa bakınca ülkede herşeyin güllük gülistanlık olduğunu düşünebilirsiniz fakat öyle değil. Masalsı diyorum çünkü masallar hayal ürünüdür ve bir mantık aranmaz. Mesela fare ormanların kralı olan aslana ders verir, akıl hocalığı yapar. Yine‘’dile benden ne dilersen’’ sözü birçok masalda karşımıza çıkar. Çünkü masallarda imkansız olan bir şey yoktur. Hayal gücü herşeyi mümkün kılar. Bulutların üz...
İnsan iki şeye galip gelemiyor, zamana ve siyasetçiye.. Zaman geleceği vaat ederken siyasetçi daha fazlasını vaat ediyor ‘’iyi bir gelecek..’’ Vaatler cek..cak..larla destekleniyor. Olacak, yapılacak, edilecek…vs. Tabi söylenildiği gibi olmuyor vaatler gerçekleşmiyor. Sonra ‘saydı’ların zamanı başlıyor. Şöyle olsaydı, böyle olsaydı; yan yattı, çamura battı vs. sonu gelmez mazeretler silsilesi, Bu ...
Kısa bir süre önce bir salgın yaşadık. Pandemi kelimesini de ilk defa covit döneminde duymuştuk. Öncesinde böyle bir kelimeyi duymuş olsaydık belki de kulağa hoş geliyor diyerek çocuklarımıza isim olarak bile düşünebilirdik. Bizim gibi özentili dikkat çekmeyi seven bir toplum için bu çok da şaşırtıcı olmazdı. Şu sıralar viral bir salgın yaşamıyor olsak da öfke pandemisi yaşıyoruz. Covit’ten onlarc...
Daha önceki yazılarımda 60.yıl ilkokuluyla ilgili gözlemlerimi ve yaşadıklarımı ifade etmiştim. Memnuniyetimi ifade edip iyi dilek temennilerinde bulunmuştum. Tabi ki günümüzde sadece temenni etmek yeterli olmuyor. Bazen işin ucundan tutmak, bazen de çözüm noktasında muhatapları bilgilendirmek, onları haberdar etmek gerekiyor. 60.Yıl ilkokulunda çocuğu okuyan veliler bilirler; kış aylarınd...