Her toplumun kendine göre sorunları var. Japonya yıllardır depremlerle boğuşuyor, Afrika açlığın pençesinde can çekişiyor, Ortadoğu'ya savaş hakim; insanlar evinden yurdundan oluyor vs… Bizim sorunumuz ise siyasetçiler. Ülke olarak her şeye sahibiz.İklimimiz güzel, toprağımız verimli, yer altı kaynaklarımız zengin ve nüfusumuz genç ama gel gör ki, iki yakamız bir araya gelmiyor.Eskilerin tabiriyle un var, su var, maya var ama bir türlü ekmek olmuyor. Bu durumun başlıca sebebi siyasetçiler. Uzun yıllardır devlet adamı yetiştiremiyoruz. Siyasetçilerimizin özellikle üslup sorunları var. Sürekli atar gider yapıyorlar. Öngörüleri zayıf sürekli kandırılıyorlar ve halka bedel ödetiyorlar. Bir de okumuş kesimimiz var öğretim üyeleri, proflar, uzmanlar, dekanlar vs. onlar da ayrı bir sorun. Kendilerini inkar edercesine sokaktaki sıradan vatandaşın bile gördüğü gerçekleri milletin aklıyla alay edercesine çarpıtıyorlar. Yahu kardeşim emekli bin beş yüz, iki bin lirayla nasıl geçinecek; bu onlara öl demek gibi bir şey.Bugün asgari ücretle çalışan bir işçi temel ihtiyaçlarını bile alamazken nasıl olacak da çocuğunu okutacak, kızını evlendirecek;tatile gitmekten falan bahsetmiyorum. Şimdi durum bu kadar vahim iken çıkıyor sözüm ona proflar hariçten gazel okuyor.Efendim eskiden insanlar yağ şeker kuyruğuna giriyormuş diye lafa başlıyorlar. Bir kere sen şuna cevap verebiliyor musun,İnsanlar bu ülkede emeğinin karşılığını alabiliyor mu?Asla!!!Bugün otelde katçılık yapan bir kadın günlük yirmi beş oda temizliyor.Asgari ücrete göre günlüğü seksen liraya geliyor.Seksen lirayı yirmi beş odaya böldüğümüzde3,25 lira çıkar yani bir odayı yaklaşık üç buçuk liraya temizliyor.Bu ülkede her şeyi güllük gülistanlık göstermesi için bir insanın ruhunu satmış olması lazım.Vatandaşa gelince anlamak mümkün değil.Celladına aşık idam mahkumu gibi siyasetçilerin avukatlığını yapıyor.Kardeşim siyasetçinin tuzu kuru bir sıkıntısı yok;oğlu,kızı,damadı yüksek maaşlarla devlet kadrolarındayken sen asgari ücretle işe girebilmek için kapı kapı dolaşıyorsun.Gerçekten garip bir ülkeyiz.Daha garibi de var,oy verdiği partinin genel başkanı rakip partiye ağza alınmayacak laflar söylüyor öyle ki, işi vatan hainliğine kadar götürüyor sonra bir anda işler değişiyor sanki o lafları diyen o değilmiş gibi tutup övgüler düzüp güzellemeler yapmaya başlıyor.Bakıyorum sokaktaki vatandaşa onlar da dönmüş.Soruyorum yahu sen dün sövüyordun bugün övüyorsun ne değişti, kafana bir şey mi düştü?Millet sanki aklını kiraya vermiş,düşünme,muhasebe ve mukayese yeteneğini kaybetmiş.Yaşadığım topluma yabancılaştığımı hissediyorum.Toplumun konuştuğu konulara bakınca elektriğe kapılmış gibi sarsılıyorum.Olamaz, bu kadarı da olamaz; bu insanlar mı şaşırdı yoksa ben mi delirdim demekten kendimi alamıyorum.Proflardan bahsetmişken size bir gariplikten daha bahsedeyim.Bugün ömrünü bilime adamış, bu uğurda saçlarını dökmüş,dirsek çürütmüş ve prof unvanı almış bir doktorun özelinde muayene olursanız yaklaşık beş yüz lira öderseniz.Bugün aracınızı vizeye götürdüğünüzde de sizden aynı ücret alınıyor.Tamir yok,bakım yok,parça değişimi yok;ver beş yüz lira.Vatandaş düpedüz soyuluyor ve kimseden çıt yok.. Sonra ABD seçimlerinde demokratların muhtemel adayı Biden bir açıklama yapıyor balıklama üstüne atılıyoruz.Kardeşim ben geleceğimi Biden'nin sözüne göre mi şekillendireceğim.O bu ülkenin vatandaşı değil ve benimle aynı şartlarda yaşamıyor.Onlar siyasetçi bu açıklama iç politikaya yönelik bir mesaj da olabilir Türk halkını ters köşe yapma amacıyla da söylenmiş olabilir;orası karanlık ama üzeri örtülemeyen bir gerçek var ki, toplum fakirleşti ve karnını doyurmakta zorlanıyor.Gelirdeki adaletsizlik çok büyük.İnsanlar emeğinin karşılığını alamıyor.Çocuğunu okutan ana babalar evde iş bulamayan çocuklarının bunalımına çare arıyor.Yani diyeceğim o ki, filler yukarıda tepişiyor altta vatandaş eziliyor.Yaşasın yoksulluk,kahrolsun zalimler ve kapitalizme hayır…
GÜNÜN SÖZÜ: Hata yapmak insanlara vergidir,bunu başkalarının üzerine atmak politikadır..
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Geçen gün Alanya’da 56 km hızla giderken daha doğrusu gitmezken trafik cezası yedim. İşin garibi cezayı yemeden hemen önce yanımdaki arkadaşa ''Burada radar oluyor dikkat et!'' diyordum ki, 200 metre ileride yol kenarına parkedilmiş olan polis aracını fark ettim. Biraz yaklaşınca yolun ortasındaki polis memuru parmağıyla işaret ederek aracımızı kenara çekmemizi işaret etti. Hızlı gitmediğimden emi...
Formula 1 Dünya Şampiyonasının 14. ayağı olan Belçika Grand Prix'si, geçtiğimiz pazar günü meşhur Spa-Francorchamps pistinde gerçekleşti ve yarışı Mercedes pilotları ilk iki sırada tamamladılar. Fakat George Russell'ın aracının olması gereken minimum ağırlığın altında olduğu anlaşılması üzerine yarıştan sonra diskalifiye edildi. Tüm bu yaşananların ardından Mercedes takım patronu Toto Wolff, ort...
Geçen gün eski bir dostumuzla bir araya geldik. Nasılsın, nasıl gidiyor? diye sorunca kendisine: ‘’Beklenti içine girmezsen hayat güzel’’ dedim. ‘’Nasıl yani?’’ diye sordu. Mesela ben yarınla ilgili iyi ya da kötü bir düşünceye sahip değilim. Ne olacağını bekleyip göreceğim iyi şeyler olursa bunu memnuniyetle kabul eder keyfini çıkarırım, can sıkıcı sorunlarla karşılasacak olursam da üstesinden g...
Ben çocukken çevremdeki herkes büyüktü, kimine amca kimine teyze derdim,sakalı ak olanlara ise dede..Sanki o yaşta dünyaya gelmişlerdi; bugün hayatta olmasalar bile ben onları hala aynı yüzle hatırlıyorum.Zaman geçti, aynaya bakınca sanki onları görüyorum ağarmış saçlar ve eskimiş bir yüzle.Zaman reflekslerimi zayıflatmış olsa da çocukluğumdaki benle şimdiki beni yakıştırıyorum birbirine ve diyor...
Eskisi gibi kıyı köşe bir yer kalmadı, her yer kalabalık, insan kaynıyor. Öyle alıp başımı gideyim desen gideceğin yer, olduğun yerden daha problemli çünkü insanın olduğu her yer sorunlu. Bu arada fikirsiz adam yok herkes Aristo, herkes Einstein; laf anlatmak zor. Susayım desen o da kolay değil öyle saçmalıklar var ki arkanı dönüp gidemiyorsun. Hani şu seçimden sonra belediye binalarından sarkıtı...
‘Büyük bir aşk hikayesi’ adlı romanında ''Ertesi sabaha hazırlanmak, onu gelmesi için davet etmektir'' der, SusannaTamaro. Vatandaş da sanki geleceği davet etti bu seçimde. Sirenlerle limandan ayrılan bir gemi gibi uzaklaşırken hayalleri daha fazla bekleyemezdi, ya şimdi geleceği davet edecek veya sonsuza kadar onu kaybedecekti. Varlığı tartışılır hale gelen aynadaki sureti bir vedaya hazırlanmış...
Sevgili okuyucularım Nefi Kara ile yaptığım söyleşiyi köşemde yayınladıktan sonra ister istemez çevremdeki insanlardan olumlu ve olumsuz yönde eleştiriler aldım ve bunu da son derece doğal karşıladım. Herkes benim gibi düşünmek zorunda veya ben de herkesle aynı düşünmek zorunda değilim. Nefi Kara’ya özellikle sokakta konuşulan ve insanların merak ettiği konuları sordum ve o da açık yüreklilikle ce...
‘’Alkış oy değildir’ ’Napolyon’nun sözüdür. ‘’Vaat hizmet değildir’’ bu da benim sözüm. Yirmi yıldır aynı vaatleri duyunca kendimi eski bir gazeteyi okuyor gibi hissediyorum. Hep aynı şeyler, değişen bir şey yok. İyiye giden bir şey de yok, dolayısıyla bir heyecan da yok. Öyle ki hayal kırıklığı bile yok. Seçim bir an önce yapılıp bitse de, işimize baksak derdindeyiz. Gerçi iş güç de ona göre, asi...
Sevgili okuyucularım Sayın Nefi Kara ile uzun bir söyleşi yapmış ve kendisine halkın merak ettiği konular hakkında sorular sormuştum. Konuların çokluğunu dikkate alınca bir seferde yayınlamanın uygun olmayacağını düşünerek bölümler halinde yayınlamaya karar verdim. Bugün sizlerle söyleşinin ikinci kısmını paylaşacağım. Öncelikle şunu bilmenizi isterim; Nefi Bey’e soruları sorarken köşelerini a...
Yaklaşık olarak on yıldır Manavgat’ın Sesi Gazetesi’nde fahri olarak köşe yazarlığı yapmaktayım. İlk defa bu seçimde bir Belediye Başkan adayına röportaj yapma teklifinde bulundum ve Sayın Nefi KARA büyük bir incelik göstererek teklifimi kabul etti. Sorulara içtenlikle verdiği cevaplar için kendisine teşekkür ederim. SORU: Nefi Bey, siyasette özellikle de seçim dönemlerinde ‘vizyon’ sözcüğünü s...
Bu ülkede niye seçim yapıyoruz, kime niye oy veriyoruz, geleceğe dair ne bekliyoruz bilmiyorum? Ülkede herşey daha kötüye giderken sandıkta hiçbir şey değişmiyor. Kaygılarımız arttıkça sadakatimiz de artıyor. Beklentilerimizi çöpe atanları siyasetin çöplüğüne atmak yerine daha da kutsuyoruz. Sorgulamayı neden bıraktık? Bir şeye körü körüne bağlanmak insanın kendisini sorgusuzca aşağılatmasıdır, öy...
Başlığa bakınca ülkede herşeyin güllük gülistanlık olduğunu düşünebilirsiniz fakat öyle değil. Masalsı diyorum çünkü masallar hayal ürünüdür ve bir mantık aranmaz. Mesela fare ormanların kralı olan aslana ders verir, akıl hocalığı yapar. Yine‘’dile benden ne dilersen’’ sözü birçok masalda karşımıza çıkar. Çünkü masallarda imkansız olan bir şey yoktur. Hayal gücü herşeyi mümkün kılar. Bulutların üz...
İnsan iki şeye galip gelemiyor, zamana ve siyasetçiye.. Zaman geleceği vaat ederken siyasetçi daha fazlasını vaat ediyor ‘’iyi bir gelecek..’’ Vaatler cek..cak..larla destekleniyor. Olacak, yapılacak, edilecek…vs. Tabi söylenildiği gibi olmuyor vaatler gerçekleşmiyor. Sonra ‘saydı’ların zamanı başlıyor. Şöyle olsaydı, böyle olsaydı; yan yattı, çamura battı vs. sonu gelmez mazeretler silsilesi, Bu ...
Kısa bir süre önce bir salgın yaşadık. Pandemi kelimesini de ilk defa covit döneminde duymuştuk. Öncesinde böyle bir kelimeyi duymuş olsaydık belki de kulağa hoş geliyor diyerek çocuklarımıza isim olarak bile düşünebilirdik. Bizim gibi özentili dikkat çekmeyi seven bir toplum için bu çok da şaşırtıcı olmazdı. Şu sıralar viral bir salgın yaşamıyor olsak da öfke pandemisi yaşıyoruz. Covit’ten onlarc...
Daha önceki yazılarımda 60.yıl ilkokuluyla ilgili gözlemlerimi ve yaşadıklarımı ifade etmiştim. Memnuniyetimi ifade edip iyi dilek temennilerinde bulunmuştum. Tabi ki günümüzde sadece temenni etmek yeterli olmuyor. Bazen işin ucundan tutmak, bazen de çözüm noktasında muhatapları bilgilendirmek, onları haberdar etmek gerekiyor. 60.Yıl ilkokulunda çocuğu okuyan veliler bilirler; kış aylarınd...