İletişim çağından bahsedilip uzun uzadıya iletişim araçları sayılıyor.Ne gariptir ki, bunların arasında dil yok.Daha çok görüntülü, renkli ve şarj edilebilen aletler gösteriliyor.Öncelikle iletişim denildiğinde ne anlıyoruz ve kimden çok ne ile iletişim halindeyiz?Biliyorsunuz ‘Kim’ canlılar ‘ne’ ise nesneler için kullanılır.Aslında bu soru günümüzdeki iletişim konusunu yeterince açıklıyor.
İletişim,birilerine bir şeyler pazarlamak mıdır,telefondan emoji göndermek mi,kargoya paket vermek mi veya emrimiz altında çalışanlara emir yağdırmak mıdır, nedir bu iletişim?Niye kalabalıkların içerisinde yalnızlık hissi yaşıyoruz.Kavga gürültü çıkarmadan sessizce hangi sorunumuzu çözebiliyoruz?O bununla dargın,bu şununla kavgalı,biri diğerine bitini vermezken diğeri ötekiyle cennete girmez.Uydum imama diye tekbir alanlar aynı safta namaza durmaz.İtiş-kakış iletişimden sayılıyorsa diyeceğim yok.
Farkında mısınız bilemiyorum ama iletişim araçları olarak saydığımız şeyler aslında bizleri asosyal bireylere dönüştürüyor.Yaşadığımız toplumdan uzaklaştırırken en yakınlarımıza bile yabancılaştırıyor.Bugün durakta dolmuş beklerken,seyahat ederken, iş yerinde çalışırken veya evde dinlenirken sürekli elimizde cep telefonu oluyor.Bazen kendimizi o kadar kaptırıyoruz ki,söylenen bir şeyi algılamamız için fazladan birkaç dakika gerekebiliyor.Eminim ki, eşiniz ‘akşam çay içer misin’ sorusunun cevabını sizden tek seferde alamıyordur.
İletişim konusundaki diğer bir sorun ise ‘hayır’larımız.Günlük hayatta ’Hayır’ kelimesini çok fazla kullanıyoruz.O kadar güçlü ‘hayır’larımız var ki, bir ‘hayır’ın yükünü onlarca ‘evet’ taşıyamıyor.’Hayır’ kelimesi iletişimin boynuna geçirilen ilmektir; ‘asla’ ise iletişim altına konulmuş sandalye ve geriye ‘konu kapanmıştır’ diyerek ona tekme atmak kalıyor.İletişimin işi bitti ve son nefesini verdi.Peki niye bu kadar ‘hayır’ kullanıyoruz,sorun nerede?Eğer empati yapmıyorsanız karşınızdaki insanın içinde bulunduğu açmazın farkında olmazsınız.Bugün herhangi bir kuruma gittiğinizde çalışanların size yardımcı olmak konusunda istekli olmadıklarını görürsünüz.Evrağınızda bir eksiklik bulunca kaybettikleri cüzdanı bulmuş gibi sevinirler.Sizi başından atması için ona fırsat vermiş ve telefonuyla vakit geçirmesi için fazladan vakit kazandırmış olursunuz.Oysa sorun çok küçüktür; evrağa tarih atmayı unutmuş veya bir kutucuğu boş bırakmışsınızdır.Bu kadarı bile işlerinizin aksatılması için yeterlidir.O an çektiğiniz sıkıntılar, veya iş yerinden bir daha izin alamayacak olmanız umurunda bile değildir.Onun umurunda olan kendinin bencilce istekleridir.Bu düşünceye sahip insanlarla nasıl iletişim kurabilirsiniz ki.
Bir kere iletişimin birinci amacı karşı tarafı baştan savmak veya ondan bir şeyler koparmak değildir.Bu açıdan bakıldığında banka çalışanlarının kredi vermek için sizi aramaları iletişimden sayılmaz.İletişimin amacı karşı tarafla ünsiyet kurmak ve ortak noktaları yakalamaktır.Tartışma programlarında sıkça şahit olduğumuz gibi zıtlıklar üzerinden çatışma çıkarıp bir fikri dayatmak iletişim değildir.İletişim güvenle başlar.Öfke iletişimi koparacağından sakin kalmak çok önemlidir.Sakin kalayım derken umursamaz bir tavır takınmak karşı tarafı kızdıracağından son derece yanlıştır.
İletişim insanları önemseme ve saygı uyandırma sanatıdır.Batılılar ‘RETORİK’ ilmini okullarda ders olarak okutmaktadırlar.Retorik kısaca ‘ikna’ bilimi demektir.Bugün evliyseniz eşinizi, ebeveynseniz çocuğunuzu,tüccarsanız müşterinizi,doktorsanız hastanızı ikna etmelisiniz.
Bir fikrin birden çok ifade şekli vardır.Bütün insanların anlama kabiliyeti aynı olmayacağından bu konuda çaba sarf edilmeli,farklı sözcükler ve cümleler kurarak o zihne girmenin yolları aranmalıdır.Sınavdan zayıf alan çocuğa ‘benim aptal oğlum’ demek yerine ‘bundan daha iyisini yapabilirsin’ diyerek cesaretlendirilebilir.
Fakında olun yada olmayın sürekli olarak çevrenizdeki insanlara bir şeyler iletiyorsunuz.Bazen bakışınızla tedirgin ediyorsunuz karşınızdakini,bazen de bir sözle gönlünü alıyorsunuz.Yüzünüzün bir çeşit posta kutusu olduğunu unutmayın; ağzınız zarf diliniz mektuptur.Mektubunuzu güzel yazın ki,yıllar geçse de okunmaya devam etsin…
GÜNÜN SÖZÜ: Empati emniyet inşa eder. İletişimi kuvvetlendirir.
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Geçen gün Alanya’da 56 km hızla giderken daha doğrusu gitmezken trafik cezası yedim. İşin garibi cezayı yemeden hemen önce yanımdaki arkadaşa ''Burada radar oluyor dikkat et!'' diyordum ki, 200 metre ileride yol kenarına parkedilmiş olan polis aracını fark ettim. Biraz yaklaşınca yolun ortasındaki polis memuru parmağıyla işaret ederek aracımızı kenara çekmemizi işaret etti. Hızlı gitmediğimden emi...
Formula 1 Dünya Şampiyonasının 14. ayağı olan Belçika Grand Prix'si, geçtiğimiz pazar günü meşhur Spa-Francorchamps pistinde gerçekleşti ve yarışı Mercedes pilotları ilk iki sırada tamamladılar. Fakat George Russell'ın aracının olması gereken minimum ağırlığın altında olduğu anlaşılması üzerine yarıştan sonra diskalifiye edildi. Tüm bu yaşananların ardından Mercedes takım patronu Toto Wolff, ort...
Geçen gün eski bir dostumuzla bir araya geldik. Nasılsın, nasıl gidiyor? diye sorunca kendisine: ‘’Beklenti içine girmezsen hayat güzel’’ dedim. ‘’Nasıl yani?’’ diye sordu. Mesela ben yarınla ilgili iyi ya da kötü bir düşünceye sahip değilim. Ne olacağını bekleyip göreceğim iyi şeyler olursa bunu memnuniyetle kabul eder keyfini çıkarırım, can sıkıcı sorunlarla karşılasacak olursam da üstesinden g...
Ben çocukken çevremdeki herkes büyüktü, kimine amca kimine teyze derdim,sakalı ak olanlara ise dede..Sanki o yaşta dünyaya gelmişlerdi; bugün hayatta olmasalar bile ben onları hala aynı yüzle hatırlıyorum.Zaman geçti, aynaya bakınca sanki onları görüyorum ağarmış saçlar ve eskimiş bir yüzle.Zaman reflekslerimi zayıflatmış olsa da çocukluğumdaki benle şimdiki beni yakıştırıyorum birbirine ve diyor...
Eskisi gibi kıyı köşe bir yer kalmadı, her yer kalabalık, insan kaynıyor. Öyle alıp başımı gideyim desen gideceğin yer, olduğun yerden daha problemli çünkü insanın olduğu her yer sorunlu. Bu arada fikirsiz adam yok herkes Aristo, herkes Einstein; laf anlatmak zor. Susayım desen o da kolay değil öyle saçmalıklar var ki arkanı dönüp gidemiyorsun. Hani şu seçimden sonra belediye binalarından sarkıtı...
‘Büyük bir aşk hikayesi’ adlı romanında ''Ertesi sabaha hazırlanmak, onu gelmesi için davet etmektir'' der, SusannaTamaro. Vatandaş da sanki geleceği davet etti bu seçimde. Sirenlerle limandan ayrılan bir gemi gibi uzaklaşırken hayalleri daha fazla bekleyemezdi, ya şimdi geleceği davet edecek veya sonsuza kadar onu kaybedecekti. Varlığı tartışılır hale gelen aynadaki sureti bir vedaya hazırlanmış...
Sevgili okuyucularım Nefi Kara ile yaptığım söyleşiyi köşemde yayınladıktan sonra ister istemez çevremdeki insanlardan olumlu ve olumsuz yönde eleştiriler aldım ve bunu da son derece doğal karşıladım. Herkes benim gibi düşünmek zorunda veya ben de herkesle aynı düşünmek zorunda değilim. Nefi Kara’ya özellikle sokakta konuşulan ve insanların merak ettiği konuları sordum ve o da açık yüreklilikle ce...
‘’Alkış oy değildir’ ’Napolyon’nun sözüdür. ‘’Vaat hizmet değildir’’ bu da benim sözüm. Yirmi yıldır aynı vaatleri duyunca kendimi eski bir gazeteyi okuyor gibi hissediyorum. Hep aynı şeyler, değişen bir şey yok. İyiye giden bir şey de yok, dolayısıyla bir heyecan da yok. Öyle ki hayal kırıklığı bile yok. Seçim bir an önce yapılıp bitse de, işimize baksak derdindeyiz. Gerçi iş güç de ona göre, asi...
Sevgili okuyucularım Sayın Nefi Kara ile uzun bir söyleşi yapmış ve kendisine halkın merak ettiği konular hakkında sorular sormuştum. Konuların çokluğunu dikkate alınca bir seferde yayınlamanın uygun olmayacağını düşünerek bölümler halinde yayınlamaya karar verdim. Bugün sizlerle söyleşinin ikinci kısmını paylaşacağım. Öncelikle şunu bilmenizi isterim; Nefi Bey’e soruları sorarken köşelerini a...
Yaklaşık olarak on yıldır Manavgat’ın Sesi Gazetesi’nde fahri olarak köşe yazarlığı yapmaktayım. İlk defa bu seçimde bir Belediye Başkan adayına röportaj yapma teklifinde bulundum ve Sayın Nefi KARA büyük bir incelik göstererek teklifimi kabul etti. Sorulara içtenlikle verdiği cevaplar için kendisine teşekkür ederim. SORU: Nefi Bey, siyasette özellikle de seçim dönemlerinde ‘vizyon’ sözcüğünü s...
Bu ülkede niye seçim yapıyoruz, kime niye oy veriyoruz, geleceğe dair ne bekliyoruz bilmiyorum? Ülkede herşey daha kötüye giderken sandıkta hiçbir şey değişmiyor. Kaygılarımız arttıkça sadakatimiz de artıyor. Beklentilerimizi çöpe atanları siyasetin çöplüğüne atmak yerine daha da kutsuyoruz. Sorgulamayı neden bıraktık? Bir şeye körü körüne bağlanmak insanın kendisini sorgusuzca aşağılatmasıdır, öy...
Başlığa bakınca ülkede herşeyin güllük gülistanlık olduğunu düşünebilirsiniz fakat öyle değil. Masalsı diyorum çünkü masallar hayal ürünüdür ve bir mantık aranmaz. Mesela fare ormanların kralı olan aslana ders verir, akıl hocalığı yapar. Yine‘’dile benden ne dilersen’’ sözü birçok masalda karşımıza çıkar. Çünkü masallarda imkansız olan bir şey yoktur. Hayal gücü herşeyi mümkün kılar. Bulutların üz...
İnsan iki şeye galip gelemiyor, zamana ve siyasetçiye.. Zaman geleceği vaat ederken siyasetçi daha fazlasını vaat ediyor ‘’iyi bir gelecek..’’ Vaatler cek..cak..larla destekleniyor. Olacak, yapılacak, edilecek…vs. Tabi söylenildiği gibi olmuyor vaatler gerçekleşmiyor. Sonra ‘saydı’ların zamanı başlıyor. Şöyle olsaydı, böyle olsaydı; yan yattı, çamura battı vs. sonu gelmez mazeretler silsilesi, Bu ...
Kısa bir süre önce bir salgın yaşadık. Pandemi kelimesini de ilk defa covit döneminde duymuştuk. Öncesinde böyle bir kelimeyi duymuş olsaydık belki de kulağa hoş geliyor diyerek çocuklarımıza isim olarak bile düşünebilirdik. Bizim gibi özentili dikkat çekmeyi seven bir toplum için bu çok da şaşırtıcı olmazdı. Şu sıralar viral bir salgın yaşamıyor olsak da öfke pandemisi yaşıyoruz. Covit’ten onlarc...
Daha önceki yazılarımda 60.yıl ilkokuluyla ilgili gözlemlerimi ve yaşadıklarımı ifade etmiştim. Memnuniyetimi ifade edip iyi dilek temennilerinde bulunmuştum. Tabi ki günümüzde sadece temenni etmek yeterli olmuyor. Bazen işin ucundan tutmak, bazen de çözüm noktasında muhatapları bilgilendirmek, onları haberdar etmek gerekiyor. 60.Yıl ilkokulunda çocuğu okuyan veliler bilirler; kış aylarınd...