‘’Er yada geç gerçekler ortaya çıkacaktır’’sözünü bir şeyleri bilip de ifade edemediğimiz zamanlarda çokça kullanırız.Aslında yanlış bir cümle.Yanlış bir düşünce,yanlış bir beklenti,nereden bakarsanız bakın yanlış..Çünkü gerçekler hiçbir yere gitmez.Orada açık seçik durur sadece siz onu görmek istemiyorsunuzdur veya birilerinin işine gelmiyordur. Sonsuzca hallettiniz, aptal kibriniz veya zayıf karakteriniz onu ifade etmeye yetmiyordur.Gerçek olan gerçektir,yanlış olan ise sonsuza kadar yanlış..Gerçek kalabalıklardan ürkmez, uğultulara kulak asmaz veya yanlışla pazarlık yapmaz.Bilir ki,bütün dünya gerçekleri görmezden gelip üzerini örtse bile,onun örtüsünü kaldıracak,yanlışın paraşütünü söndürecek biri illaki çıkar.
Toplum olarak bunu kaç defa yaşadık, kaç defa kandırıldık, kaç defa özür dilediler ama değişen bir şey olmadı.Hatalar kısmen kabul edilir gibi yapılıp hiçbir şey olmamış gibi yola devam edildi.Sonra unutuldu,unutturuldu unutmayanlar ise salağa yattı.
Birileri uçup kaçacağımızı söylerken bir başkaları da çıkıp batacağımızı iddia ediyordu. Gelinen noktada gördük ki, batmadık belki amma uçup kaçtığımız falan da yok.Geçmişte paran vardı yağ yoktu,şimdilerde ise yağ var paran yok.Anlayacağınız yağ vatandaşa hiçbir zaman yakın olmamış hep uzakta kalmış
gidişata bakılırsa da uzak kalmaya devam edecek.
Pişman olduk; kurnazların sözüne kandık. Vardır bildikleri dedik sonra bilmedikleri ortaya çıktı;biz yanlıştan yine dönmedik. Menfaatimiz ne zaman ki doğruya denk düşerse, yanlışlar ne zaman canımızı acıtırsa haykırdık cılız cılız. Dün dolandırıcı denilenler bugün kurtarıcı olarak çıkartıldı karşımıza; sustuk. Cennete bilet satanlar bir de baktık cehennemin zebanisi olmuş, arafatta kaldık. Ne gidesimiz var bir yere ne de olduğumuz yerden hoşnutuz. Meyhaneciler kimyager, tiryakiler tütüncü oldu. Etiket okuyan vatandaş hesap uzmanı olurken zenginler servetine servet kattı. Ayıkanlar olmadı değil fakat akıllıyla akılsız aynı kazana atıldı.Bin nasihatten bir musibet iyidir derler bizimki milyonu buldu;bir şey değişmedi.Vatandaşı zorluklar,kuyruklar,yokluklar veya yolsuzluklar yıldırmadı.Artık korkacak bir şey yok.Yumurtanın dokuza doların otuza çıkacağını hepimiz biliyoruz.Bu yeni bir şey değil evvelden bir bağışıklığımız var buna.Şimdi durup dururken işleyen bir düzeni niye bozalım.İstikrarlı bir şekilde fiyatlar yükseliyor ve biz istikrarlı bir şekilde fakirliyoruz. İstikrarlı bir şekilde mülteci geçiyor sınırdan istikrarlı şekilde kalabalıklaşıyoruz. Kurlar istikrarlı şekilde yükselirken Türk lirası istikrarlı şekilde değer kaybediyor. Ne güzel herşey olması gerektiği gibi. Beklenmedik bir şey yok. Herşey kontrolümüz altında. Macera aramanın anlamı yok. İstikrar kazansın biz ise istikrarlı şekilde kaybedelim.
GÜNÜN SÖZÜ: Bu ülkede demokrasi görecelidir, ancak yolsuzluk mutlaktır.
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Geçen gün Alanya’da 56 km hızla giderken daha doğrusu gitmezken trafik cezası yedim. İşin garibi cezayı yemeden hemen önce yanımdaki arkadaşa ''Burada radar oluyor dikkat et!'' diyordum ki, 200 metre ileride yol kenarına parkedilmiş olan polis aracını fark ettim. Biraz yaklaşınca yolun ortasındaki polis memuru parmağıyla işaret ederek aracımızı kenara çekmemizi işaret etti. Hızlı gitmediğimden emi...
Formula 1 Dünya Şampiyonasının 14. ayağı olan Belçika Grand Prix'si, geçtiğimiz pazar günü meşhur Spa-Francorchamps pistinde gerçekleşti ve yarışı Mercedes pilotları ilk iki sırada tamamladılar. Fakat George Russell'ın aracının olması gereken minimum ağırlığın altında olduğu anlaşılması üzerine yarıştan sonra diskalifiye edildi. Tüm bu yaşananların ardından Mercedes takım patronu Toto Wolff, ort...
Geçen gün eski bir dostumuzla bir araya geldik. Nasılsın, nasıl gidiyor? diye sorunca kendisine: ‘’Beklenti içine girmezsen hayat güzel’’ dedim. ‘’Nasıl yani?’’ diye sordu. Mesela ben yarınla ilgili iyi ya da kötü bir düşünceye sahip değilim. Ne olacağını bekleyip göreceğim iyi şeyler olursa bunu memnuniyetle kabul eder keyfini çıkarırım, can sıkıcı sorunlarla karşılasacak olursam da üstesinden g...
Ben çocukken çevremdeki herkes büyüktü, kimine amca kimine teyze derdim,sakalı ak olanlara ise dede..Sanki o yaşta dünyaya gelmişlerdi; bugün hayatta olmasalar bile ben onları hala aynı yüzle hatırlıyorum.Zaman geçti, aynaya bakınca sanki onları görüyorum ağarmış saçlar ve eskimiş bir yüzle.Zaman reflekslerimi zayıflatmış olsa da çocukluğumdaki benle şimdiki beni yakıştırıyorum birbirine ve diyor...
Eskisi gibi kıyı köşe bir yer kalmadı, her yer kalabalık, insan kaynıyor. Öyle alıp başımı gideyim desen gideceğin yer, olduğun yerden daha problemli çünkü insanın olduğu her yer sorunlu. Bu arada fikirsiz adam yok herkes Aristo, herkes Einstein; laf anlatmak zor. Susayım desen o da kolay değil öyle saçmalıklar var ki arkanı dönüp gidemiyorsun. Hani şu seçimden sonra belediye binalarından sarkıtı...
‘Büyük bir aşk hikayesi’ adlı romanında ''Ertesi sabaha hazırlanmak, onu gelmesi için davet etmektir'' der, SusannaTamaro. Vatandaş da sanki geleceği davet etti bu seçimde. Sirenlerle limandan ayrılan bir gemi gibi uzaklaşırken hayalleri daha fazla bekleyemezdi, ya şimdi geleceği davet edecek veya sonsuza kadar onu kaybedecekti. Varlığı tartışılır hale gelen aynadaki sureti bir vedaya hazırlanmış...
Sevgili okuyucularım Nefi Kara ile yaptığım söyleşiyi köşemde yayınladıktan sonra ister istemez çevremdeki insanlardan olumlu ve olumsuz yönde eleştiriler aldım ve bunu da son derece doğal karşıladım. Herkes benim gibi düşünmek zorunda veya ben de herkesle aynı düşünmek zorunda değilim. Nefi Kara’ya özellikle sokakta konuşulan ve insanların merak ettiği konuları sordum ve o da açık yüreklilikle ce...
‘’Alkış oy değildir’ ’Napolyon’nun sözüdür. ‘’Vaat hizmet değildir’’ bu da benim sözüm. Yirmi yıldır aynı vaatleri duyunca kendimi eski bir gazeteyi okuyor gibi hissediyorum. Hep aynı şeyler, değişen bir şey yok. İyiye giden bir şey de yok, dolayısıyla bir heyecan da yok. Öyle ki hayal kırıklığı bile yok. Seçim bir an önce yapılıp bitse de, işimize baksak derdindeyiz. Gerçi iş güç de ona göre, asi...
Sevgili okuyucularım Sayın Nefi Kara ile uzun bir söyleşi yapmış ve kendisine halkın merak ettiği konular hakkında sorular sormuştum. Konuların çokluğunu dikkate alınca bir seferde yayınlamanın uygun olmayacağını düşünerek bölümler halinde yayınlamaya karar verdim. Bugün sizlerle söyleşinin ikinci kısmını paylaşacağım. Öncelikle şunu bilmenizi isterim; Nefi Bey’e soruları sorarken köşelerini a...
Yaklaşık olarak on yıldır Manavgat’ın Sesi Gazetesi’nde fahri olarak köşe yazarlığı yapmaktayım. İlk defa bu seçimde bir Belediye Başkan adayına röportaj yapma teklifinde bulundum ve Sayın Nefi KARA büyük bir incelik göstererek teklifimi kabul etti. Sorulara içtenlikle verdiği cevaplar için kendisine teşekkür ederim. SORU: Nefi Bey, siyasette özellikle de seçim dönemlerinde ‘vizyon’ sözcüğünü s...
Bu ülkede niye seçim yapıyoruz, kime niye oy veriyoruz, geleceğe dair ne bekliyoruz bilmiyorum? Ülkede herşey daha kötüye giderken sandıkta hiçbir şey değişmiyor. Kaygılarımız arttıkça sadakatimiz de artıyor. Beklentilerimizi çöpe atanları siyasetin çöplüğüne atmak yerine daha da kutsuyoruz. Sorgulamayı neden bıraktık? Bir şeye körü körüne bağlanmak insanın kendisini sorgusuzca aşağılatmasıdır, öy...
Başlığa bakınca ülkede herşeyin güllük gülistanlık olduğunu düşünebilirsiniz fakat öyle değil. Masalsı diyorum çünkü masallar hayal ürünüdür ve bir mantık aranmaz. Mesela fare ormanların kralı olan aslana ders verir, akıl hocalığı yapar. Yine‘’dile benden ne dilersen’’ sözü birçok masalda karşımıza çıkar. Çünkü masallarda imkansız olan bir şey yoktur. Hayal gücü herşeyi mümkün kılar. Bulutların üz...
İnsan iki şeye galip gelemiyor, zamana ve siyasetçiye.. Zaman geleceği vaat ederken siyasetçi daha fazlasını vaat ediyor ‘’iyi bir gelecek..’’ Vaatler cek..cak..larla destekleniyor. Olacak, yapılacak, edilecek…vs. Tabi söylenildiği gibi olmuyor vaatler gerçekleşmiyor. Sonra ‘saydı’ların zamanı başlıyor. Şöyle olsaydı, böyle olsaydı; yan yattı, çamura battı vs. sonu gelmez mazeretler silsilesi, Bu ...
Kısa bir süre önce bir salgın yaşadık. Pandemi kelimesini de ilk defa covit döneminde duymuştuk. Öncesinde böyle bir kelimeyi duymuş olsaydık belki de kulağa hoş geliyor diyerek çocuklarımıza isim olarak bile düşünebilirdik. Bizim gibi özentili dikkat çekmeyi seven bir toplum için bu çok da şaşırtıcı olmazdı. Şu sıralar viral bir salgın yaşamıyor olsak da öfke pandemisi yaşıyoruz. Covit’ten onlarc...
Daha önceki yazılarımda 60.yıl ilkokuluyla ilgili gözlemlerimi ve yaşadıklarımı ifade etmiştim. Memnuniyetimi ifade edip iyi dilek temennilerinde bulunmuştum. Tabi ki günümüzde sadece temenni etmek yeterli olmuyor. Bazen işin ucundan tutmak, bazen de çözüm noktasında muhatapları bilgilendirmek, onları haberdar etmek gerekiyor. 60.Yıl ilkokulunda çocuğu okuyan veliler bilirler; kış aylarınd...