Çok akıllı olmanıza gerek yok, sizden akıllı insanların olabileceğini kabullenmek ve onlara danışmak sizi akıllı biri yapmaya yeter. Bu bir noksanlık değildir; her şeyi bileceksiniz diye bir şey yok, her şeyi ancak deliler bilir. Trafikte meydana gelen bir kazayı on farklı kişiye sorduğunuzda hepsi olayı farklı anlatacaktır. Kaza bir iken hikayesi onlarcadır. Bunun sebebi insanların kazaya baktıkları noktanın farklı olması ve algılama biçimleridir. Bu sebeple farklı görüşler her zaman yeni pencereler açabilir ve işleri daha kolay bir hale getirebilir.
Son yıllarda istişare kültürü diye bir şey kalmadı.Kimse ‘’bu niye böyle’’ demiyor; vardır yapanın bir bildiği deyip oturuyor sonra yapanın bir şey bilmediği ortaya çıkınca hesaplar karışıyor.Amerika Birleşik Devletleri ilk uzaya gitme fikrini ortaya attığında bu fikri halka götürüp herkesin uzayla ilgili düşüncelerini devletiyle paylaşmasını istemiştir.Yani bir milletin aklını tek bir hedefe yönlendirilmiş deyim yerindeyse milyonların aklını tek akıl haline getirilip uzaya gidebilmenin yol haritasını çizilmiştir.Amerika’yı yöneten insanlar aptal değildi fakat büyük adımlar atmak, yeni yerler keşfetmek için daha fazla akla ihtiyaç olduğunun bilincindeydiler.Halka sormayı bir zayıflık olarak görmediler.Oy kaygısıyla hareket etmeyip egolarını bir tarafa bıraktılar..
Ülke olarak en büyük sorunumuzun ortak akıl üretememek olduğunu düşünüyorum. Sorunları ifade etmekteki irademizi sorunu çözme konusunda gösteremiyoruz.Bir tahammülsüzlüğümüz var; farklı bir sese veya görüşe karşı bir tahammülsüzlük.Duvarcı ustası çabukluğuyla hemen zihnimizi örüp dışarıya kapatıyoruz;bir reklamcı maharetiyle yaftalıyoruz zıtlıkları.Bir araya gelebilsek de birlikte hareket etmeyi beceremiyoruz.Bunda politikacıların çok büyük sorumluluğu var.
Farklılıklarımız bir zenginlik olarak değil sürekli tehdit olarak gösteriliyor ve yeni çatışma alanları oluşturuluyor. Halkın bir araya gelmesi siyasetçinin işine gelmiyor çünkü işler iyi gitmiyor, rakamlar gerçekleri yansıtmıyor; biliyorlar ki, çatışma ortadan kalkarsa koltuklarını kaybedecekler. Bu düşüncenin temelinde gücü bir hakimiyet olarak görme ve bir baskı aracı olarak kullanma isteği var. İkinci neden ise ‘’benim fikrim, benim projem’’ diyemiyorsanız o proje çok değerli olmaz.Yani illa ben olmalı ve bana hizmet etmeli..Görüyorsunuz siyasetçiyi korkuları, yöneticileri bencillikleri esir almış durumda.Siyasetçiler yaptıkları işlerde hemen takdir edilmeyi ve alkışlanmayı bekliyorlar;başarının kriteri bu bazen de iyi işleri seçim zamanlarına erteleyip oy devşirme peşinde koşuluyor.
Suçlamak kolaycılıktır, basitlik ve zayıflıktır. Bir insana hasta olduğunu söylemek kolaydır fakat tedavi etmek için doktor olmak lazım. Herkes birbirine hatalı olduğunu, yanlış düşünüp yanlış yolda gittiğini söyleyebilir fakat doğru yolu gösteremez.Aslında kendisinin yolu da doğru değildir;sonunun nereye varacağı hakkında en ufak bir fikri yoktur.Bildiği tek şey kendinden başka herkesin yanlış yolda ilerlediğidir.Oysa manipüle edildiğinin milli ve manevi duygularının istismar edildiğini göremeyecek kadar kördür.
Fikirlerinizin sorgulamazsanız gelişemezsiniz.Hatalarınızı savunmaya kalkarsanız küçük düşersiniz.Öfkeyle konuşursanız dostlarınızı incitirsiniz.Siyasetçinin peşine takılırsanız yolunuzu kaybedersiniz.Her şeyi ben bilirim diyorsanız deli gömleği giymeye hazır olun..
GÜNÜN SÖZÜ: Hiçbir şey eyleme geçen cahillik kadar korkutucu olamaz.
Henüz hiç yorum yapılmamış. Şimdi ilk yorumu siz yapın!
Email adresiniz gizlenecektir. Zorunlu alanlar (*) ile işaretlenmiştir.
Geçen gün Alanya’da 56 km hızla giderken daha doğrusu gitmezken trafik cezası yedim. İşin garibi cezayı yemeden hemen önce yanımdaki arkadaşa ''Burada radar oluyor dikkat et!'' diyordum ki, 200 metre ileride yol kenarına parkedilmiş olan polis aracını fark ettim. Biraz yaklaşınca yolun ortasındaki polis memuru parmağıyla işaret ederek aracımızı kenara çekmemizi işaret etti. Hızlı gitmediğimden emi...
Formula 1 Dünya Şampiyonasının 14. ayağı olan Belçika Grand Prix'si, geçtiğimiz pazar günü meşhur Spa-Francorchamps pistinde gerçekleşti ve yarışı Mercedes pilotları ilk iki sırada tamamladılar. Fakat George Russell'ın aracının olması gereken minimum ağırlığın altında olduğu anlaşılması üzerine yarıştan sonra diskalifiye edildi. Tüm bu yaşananların ardından Mercedes takım patronu Toto Wolff, ort...
Geçen gün eski bir dostumuzla bir araya geldik. Nasılsın, nasıl gidiyor? diye sorunca kendisine: ‘’Beklenti içine girmezsen hayat güzel’’ dedim. ‘’Nasıl yani?’’ diye sordu. Mesela ben yarınla ilgili iyi ya da kötü bir düşünceye sahip değilim. Ne olacağını bekleyip göreceğim iyi şeyler olursa bunu memnuniyetle kabul eder keyfini çıkarırım, can sıkıcı sorunlarla karşılasacak olursam da üstesinden g...
Ben çocukken çevremdeki herkes büyüktü, kimine amca kimine teyze derdim,sakalı ak olanlara ise dede..Sanki o yaşta dünyaya gelmişlerdi; bugün hayatta olmasalar bile ben onları hala aynı yüzle hatırlıyorum.Zaman geçti, aynaya bakınca sanki onları görüyorum ağarmış saçlar ve eskimiş bir yüzle.Zaman reflekslerimi zayıflatmış olsa da çocukluğumdaki benle şimdiki beni yakıştırıyorum birbirine ve diyor...
Eskisi gibi kıyı köşe bir yer kalmadı, her yer kalabalık, insan kaynıyor. Öyle alıp başımı gideyim desen gideceğin yer, olduğun yerden daha problemli çünkü insanın olduğu her yer sorunlu. Bu arada fikirsiz adam yok herkes Aristo, herkes Einstein; laf anlatmak zor. Susayım desen o da kolay değil öyle saçmalıklar var ki arkanı dönüp gidemiyorsun. Hani şu seçimden sonra belediye binalarından sarkıtı...
‘Büyük bir aşk hikayesi’ adlı romanında ''Ertesi sabaha hazırlanmak, onu gelmesi için davet etmektir'' der, SusannaTamaro. Vatandaş da sanki geleceği davet etti bu seçimde. Sirenlerle limandan ayrılan bir gemi gibi uzaklaşırken hayalleri daha fazla bekleyemezdi, ya şimdi geleceği davet edecek veya sonsuza kadar onu kaybedecekti. Varlığı tartışılır hale gelen aynadaki sureti bir vedaya hazırlanmış...
Sevgili okuyucularım Nefi Kara ile yaptığım söyleşiyi köşemde yayınladıktan sonra ister istemez çevremdeki insanlardan olumlu ve olumsuz yönde eleştiriler aldım ve bunu da son derece doğal karşıladım. Herkes benim gibi düşünmek zorunda veya ben de herkesle aynı düşünmek zorunda değilim. Nefi Kara’ya özellikle sokakta konuşulan ve insanların merak ettiği konuları sordum ve o da açık yüreklilikle ce...
‘’Alkış oy değildir’ ’Napolyon’nun sözüdür. ‘’Vaat hizmet değildir’’ bu da benim sözüm. Yirmi yıldır aynı vaatleri duyunca kendimi eski bir gazeteyi okuyor gibi hissediyorum. Hep aynı şeyler, değişen bir şey yok. İyiye giden bir şey de yok, dolayısıyla bir heyecan da yok. Öyle ki hayal kırıklığı bile yok. Seçim bir an önce yapılıp bitse de, işimize baksak derdindeyiz. Gerçi iş güç de ona göre, asi...
Sevgili okuyucularım Sayın Nefi Kara ile uzun bir söyleşi yapmış ve kendisine halkın merak ettiği konular hakkında sorular sormuştum. Konuların çokluğunu dikkate alınca bir seferde yayınlamanın uygun olmayacağını düşünerek bölümler halinde yayınlamaya karar verdim. Bugün sizlerle söyleşinin ikinci kısmını paylaşacağım. Öncelikle şunu bilmenizi isterim; Nefi Bey’e soruları sorarken köşelerini a...
Yaklaşık olarak on yıldır Manavgat’ın Sesi Gazetesi’nde fahri olarak köşe yazarlığı yapmaktayım. İlk defa bu seçimde bir Belediye Başkan adayına röportaj yapma teklifinde bulundum ve Sayın Nefi KARA büyük bir incelik göstererek teklifimi kabul etti. Sorulara içtenlikle verdiği cevaplar için kendisine teşekkür ederim. SORU: Nefi Bey, siyasette özellikle de seçim dönemlerinde ‘vizyon’ sözcüğünü s...
Bu ülkede niye seçim yapıyoruz, kime niye oy veriyoruz, geleceğe dair ne bekliyoruz bilmiyorum? Ülkede herşey daha kötüye giderken sandıkta hiçbir şey değişmiyor. Kaygılarımız arttıkça sadakatimiz de artıyor. Beklentilerimizi çöpe atanları siyasetin çöplüğüne atmak yerine daha da kutsuyoruz. Sorgulamayı neden bıraktık? Bir şeye körü körüne bağlanmak insanın kendisini sorgusuzca aşağılatmasıdır, öy...
Başlığa bakınca ülkede herşeyin güllük gülistanlık olduğunu düşünebilirsiniz fakat öyle değil. Masalsı diyorum çünkü masallar hayal ürünüdür ve bir mantık aranmaz. Mesela fare ormanların kralı olan aslana ders verir, akıl hocalığı yapar. Yine‘’dile benden ne dilersen’’ sözü birçok masalda karşımıza çıkar. Çünkü masallarda imkansız olan bir şey yoktur. Hayal gücü herşeyi mümkün kılar. Bulutların üz...
İnsan iki şeye galip gelemiyor, zamana ve siyasetçiye.. Zaman geleceği vaat ederken siyasetçi daha fazlasını vaat ediyor ‘’iyi bir gelecek..’’ Vaatler cek..cak..larla destekleniyor. Olacak, yapılacak, edilecek…vs. Tabi söylenildiği gibi olmuyor vaatler gerçekleşmiyor. Sonra ‘saydı’ların zamanı başlıyor. Şöyle olsaydı, böyle olsaydı; yan yattı, çamura battı vs. sonu gelmez mazeretler silsilesi, Bu ...
Kısa bir süre önce bir salgın yaşadık. Pandemi kelimesini de ilk defa covit döneminde duymuştuk. Öncesinde böyle bir kelimeyi duymuş olsaydık belki de kulağa hoş geliyor diyerek çocuklarımıza isim olarak bile düşünebilirdik. Bizim gibi özentili dikkat çekmeyi seven bir toplum için bu çok da şaşırtıcı olmazdı. Şu sıralar viral bir salgın yaşamıyor olsak da öfke pandemisi yaşıyoruz. Covit’ten onlarc...
Daha önceki yazılarımda 60.yıl ilkokuluyla ilgili gözlemlerimi ve yaşadıklarımı ifade etmiştim. Memnuniyetimi ifade edip iyi dilek temennilerinde bulunmuştum. Tabi ki günümüzde sadece temenni etmek yeterli olmuyor. Bazen işin ucundan tutmak, bazen de çözüm noktasında muhatapları bilgilendirmek, onları haberdar etmek gerekiyor. 60.Yıl ilkokulunda çocuğu okuyan veliler bilirler; kış aylarınd...