Gündoğmuş ilçesi Serinyaka Mahallesi’nde açılması planlanan Kalker Ocağı ve Kırma-Eleme Tesisi Projesi, çevreye etkileri nedeniyle bölge halkının ve sivil toplum örgütlerinin tepkisini çekmişti. Projeye “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir” kararı verilmesi tepkileri daha da arttırdı. Proje yakınında kale yıkıntılarının ve endemik bitki türlerinin olduğunu ifade eden mahalle sakinleri bir kez daha projenin hayata geçmesi ile bu değerlerin zarar göreceğini savundu.
Mahalle sakinleri sonuna kadar direneceklerini söyleyerek geçtiğimiz Pazar günü Serinyaka’da büyük bir katılımla basın açıklaması yaptı.
Serinyaka yürütme kurulu adına yapılan basın açıklaması aynen şöyle;
“ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR” KARARI
Değerli basın mensupları, çok değerli doğa dostları misafirlerimiz, sevgili köylülerimiz ve Gündoğmuş’lu hemşerilerimiz…
Bugün burada bizimle olmanız, haklı mücadelemize destek vermeniz sesimize ses olmanızdan dolayı köyümüz adına saygılarımızı sunar hepinize “Hoş geldiniz” deriz.
Son yıllarda hizmetin oldukça kısıtlı geldiği Torosların eteklerindeki yöremiz, rantçıların iştahını kabartmakta. Yörede yaşayan bizlerin,börtümüzün, böceğimizin, kurdumuzun kuşumuzun ve yörenin kadim bitki örtüsünün yaşam hakkını yok etmeye yöneliktir.
Bilindiği gibi taş ocağı açılması için ÇED raporu gerekli olduğu halde bu kriter dikkate alınmayarak ÇED raporu gerekli değildir raporu verilmiştir. Bu durum bizce bölgeyi tanımamak ve çevresel etkileri dikkate almadan tamamen ranta dönük bir izindir. Bunu kabul etmemiz asla mümkün değildir.
Burada yapılacak olan bir taş ocağı işletmesi, içinde bulunduğumuz vadiden her gün esen deniz yeliyle tozu havamızı, dinamit patlamalarıyla su kaynaklarımızı tehdit edecektir. Gürültüsü şiddetiyle evlerimizde oturamaz hale geleceğiz.
Yörede bulunan ve atalarımız tarafından yaşam alanı sığınma yeri olan Çoban Mağarasındaki milyonlarca yılda oluşan sarkıtlarımız yok olacak, çevredeki Romalılardan kalan Tol Kalesi geri gelmez şekilde tahrip olacaktır.
Yöremiz geçim kaynağı olan hayvancılık, arıcılık, zeytin, bağ ve bahçelerimiz olumsuz etkilenecek hatta bitecektir. Tüm bunların anlamı rant uğruna yörede yaşayan bizleri yok saymak, bize can veren doğamıza ihanettir. Unutmayalım ki biz atalarımızın çarık izlerinin olduğu bu dağları torunlarımıza aldığımız gibi devretmek için sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Kıymetli köylülerim…
Sakın ha! Kimse bu projeye güvenerek tarlasını arazisini satmaya yeltenmesin! Bizim ne satılacak tarlamız ne taşımız nede toprağımız var. Burada yapılması planlanan tesis insanların hayatı ile oynayacaktır. Halk olarak burada böyle bir işletme açılmasını ASLA istemiyoruz.
Bu haklı mücadelemizde birlikte olmak geleceğimize sahip çıkmaktır. Bizimle olanları ve karşımızda duranları da hep aklımızda tutacağız.
Bizler taş ocağına ya da maden işletmesine değil yaşamımızı tehdit eden bir yerde olmasına karşıyız. Bizler bu projeyi oy çokluğu ile değil oy birliği ile reddediyoruz.
Serinyaka olan köyümüzün adının Tozluyaka olarak anılmasını ASLA istemiyoruz.
YAŞASIN DAĞLARIMIZ – DELİCE ZEYTİNLERİMİZ – KIZIL ÇAMLARIMIZ – BÖRTÜMÜZ BÖCEĞİMİZ -KAPLUMBAĞAMIZ AYIMIZ KURDUMUZ -YAŞASIN DOĞA DOSTLARIMIZ.Hepinize katılımlarınızdan ve desteklerinizden dolayı teşekkür ederiz”…
Ayşegül Ada Şenbaş / Haber