Haftanın konuğu: Yazar Mercan Karahan Özbay

Yılmaz Ali: Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Mercan Karahan Özbay:  Ben Mercan 1949 yılında Malatya Hekimhan Kozdere köyünde doğdum babamın sekizinci çocuğuyum benimde beş çocuğum on torunum var, iki torunum evli onlardan da beş torunum var büyük ailem var babam on iki köye hoca olduğu için herkes bizi tanır ve büyük aile derler. Ailemle gurur duyuyorum çocuklarımla gurur duyuyorum. Torunlarım can yoldaşlarım yaşama sevincim onlar

Yılmaz Ali: Yazmaya ilk ne zaman başladınız? Sizi yazmaya iten duygu neydi?

Mercan Karahan Özbay: Yazmaya 70 yaşında başladım. Torunlarım bana soru sorarlardı, ben de sürekli aynı şeyleri anlatıyordum. Onlar tekrar soru sorunca ben de düşündüm hep anlatıyorum bunlardan sonra doğanlarına acaba anlatacaklar mı diye düşündüm. Ben kitap değilde günlük gibi yazmaya başladım ve bana bir ilham geldi, iki ilham geldi yazdıkça daha mutlu oluyordum beni güçlendiriyordu. Çocukların merakı çok hoşuma gidiyordu, çünkü ben de ebeme çok soru soruyordum. O da benim gibi hiç üşenmeden anlatıyordu kıtlığı, seferberliği anlatır, ben can kulağıyla dinliyordum. Şimdi iyi ki dinlemişim diyorum.

Yılmaz Ali: Kaç kitabınız var? İsimleri nelerdir?

Mercan Karahan Özbay: Bir kitabım var adı Özüm, ikinci yolda kısmet olursa onu yazıyorum. Bu kitapta babamı yazdım inşallah çıkacak, babamla ben olacak babama öfkeliyim, öfkeme rağmen onu çok seviyorum o öldükten sonra daha iyi anladım.

Yılmaz Ali: Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Örneğin, hangi ortamda kendinizi daha verimli buluyorsunuz?

Mercan Karahan Özbay: Beni dokuz yaşında okula yazdırdılar okuldan çıkmadan 14 yaşında amcamın oğluyla evlendirdiler. Benim hemşire olmak gibi bir idealim vardı. Belki ebe olmadım ama otuz beş tane çocuk doğurttum. Böylece hemşirelik diplomamı aldım sayılır, her ortam bana uyar ben her ortama uyarım kendime çok güveniyorum. Babam okutmadı ama yazdığım kitap bana hocam diyorlar ya bu diplomamı da okullarından aldım. Ne yazık ki babam bunu göremedi, görseydi bana yine gökkuşağı sarıp sarmalıya yanım telli kızım tellim kınalı kuzum derdi.

Yılmaz Ali: Kitaplarınızı yazarken gerçek yaşam hikâyelerinden etkileniyor musunuz?

Mercan Karahan Özbay: Yazarken tabii ki de geçmiş yaşam hikâyelerinden şimdi ki yaşama göre etkileniyorum çünkü yazdığım hep geçmişten esinlenerek ve gerçek yaşadığım şeyler ne varsa ister istemez içimden geçerek yazıyorum.

Yılmaz Ali: Çocukluğunuza dair en çok neyi özlüyorsunuz?

Mercan Karahan Özbay: Çocukluğumda yaşayamadığı çok çok şey var. Çünkü ben çocuk değil anneydim. Anamın benden küçük dört tane çocuğu vardı, onlara bakmak zorundaydım. Onlar oynarken ben anne oldum, çocukluğumu yaşayamadım en çok çocuklar ayağını çapraz ata ata koşar gibi yürürler ya; özledim koşamadım çünkü yanımda dört çocuk vardı. Yapamadıklarımı çok üzülüyor ve özlüyorum.

YılmazAli: Etkilendiğiniz yazarlar kimlerdir?

Mercan Karahan Özbay: Hiç kitap okumadım ama inanıyorum ki her yazar birbirinden üstündür onlara saygı duyuyorum. Ben hep radyo dinledim o zaman da radyo yoktu, babam birine ev yapmış parasının yerine onu almıştı.

Yılmaz Ali: Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yoksa yazmak yetenek gerektiren bir iş midir?

Mercan Karahan Özbay: Bence herkes yazar, yazmasam ben yazmazdım. Kaleme deftere küsmüşken yazarsan olur demektir, korkmadan yazın herkes yazabilir herkes zekidir.

Yılmaz Ali:  Hobileriniz nelerdir?

Mercan Karahan Özbay:  Gezmeyi çok seviyorum, tarihi çok seviyorum, turlara katılır gezerim. Gezmediğim yer Karadeniz kaldı ona da en kısa zamanda gideceğim. Kendimi çok seviyorum, elbisemi kendim dikerim, boncuğu kendim yaparım, saçımı kendim boyarım yani buna benzer ne düşünüyorsanız hepsini yaparım.

Yılmaz Ali: Yazın hayatınızdaki hedefiniz nedir?

Mercan Karahan Özbay: Bu yaştan sonra sağlıklı yaşamak, sağlığımı korumak, önüme gelen fırsatları değerlendirmek, güzel yaşamak.

Yılmaz Ali: Yazarken zorlandığınız dönemler oluyor mu? Oluyorsa o dönemi aşmak için neler yapıyorsunuz?

Mercan Karahan Özbay:  Tabii ki zorlanıyorum, hemen bırakır yürürüm, gelirim. Bir şeyler yer içer, bir açık kapı ararım, aklımda bulduğum noktada yine yazarım, türkü mırıldanırım.

Yılmaz Ali: Türkiye’deki okuma oranları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Mercan Karahan Özbay:  Türkiye’de okuma oranı o kadar çok ki; herkes çocuğunun bir yere gelmesi için canı gönülden okutuyor ama devletimiz o fırsatı çocuklarımıza vermiyor, çocukların da ailelerin de hayalini kırıyorlar. Okumanın zararı yok, en azından kendi çocuklarını eğitirler pes etmeyin okuyun, okutun canlar.

Yılmaz Ali: Yeni yazarlara ve yazar adaylarına neler tavsiye edersiniz?

Mercan Karahan Özbay:  Çok seri olsunlar bir müzik mırıldanıyor gibi davransınlar. Güveninizi sarsmayın arkadaşlar, yazarlara çok ihtiyacımız var. Hele de bu dönemde, yazın korkmayın.

Yılmaz Ali: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Mercan Karahan Özbay: Bana bu fırsatı verdiğiniz için çok çok teşekkür ederim. Elinize, emeğinize, nefesinize sağlık. İyi ki; bizi de sizin sesinize kattığınız için tüm emeği geçen arkadaşlarıma selam, sevgiler. Bu kenti çok seviyorum çünkü bu kentte sanat var, sanatçılar var. İyi ki varsınız.

Saygılarımla

Yılmaz Ali