Haftanın Konuğu: Hüseyin ZİYAETTİN

Yılmaz Ali: Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Hüseyin ZİYAETTİN: 1964 Kıbrıs-Lefkoşa doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Kıbrıs’ta tamamladım. Üniversite eğitimi Hacettepe Tıp Fakültesi’nde tamamlayıp doktor oldum. Branşım Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlığıdır. 1994 yılında Manavgat devlet hastanesine tayin oldum. Bu kenti benimseyip çok sevdim ve başka bir yere gitmedim. Uzun zamandır kendi özel kliniğimde hizmet veriyorum.
Yılmaz Ali: Yazmaya ilk ne zaman başladınız? Sizi yazmaya iten duygu neydi?
Hüseyin ZİYAETTİN: Aslında düşün insanıyım ben. Bir süre sonra düşüncelerimi yazıya dökmeye karar verdim. Şiir, hayatımda hep oldu. On sekiz yaşından beri duygularımı kaleme döküyorum. Şimdi düşünüyorum da iyi ki bunu yapmışım.
Yılmaz Ali: Kaç kitabınız var? İsimleri nelerdir?
Hüseyin ZİYAETTİN: Bugüne kadar yayınlanmış dört şiir kitabım, bir de romanım var. Şiir kitaplarım: Bir Kırlangıcın Dünyası, Mum Gibi, Çocuk Gibi ve Pembe Yıldız. Yayınlanan tek romanım ise Bilge Fetüs’tür. Şu sıralar tiyatro metin yazarlığına soyundum. Toplumda şiddeti konu alan “Şeytana Suikast” isimli bir oyun yazdım ancak henüz yayınlamadım.
Yılmaz Ali: Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Örneğin, hangi ortamda kendinizi daha verimli buluyorsunuz?
Hüseyin ZİYAETTİN: Ben yürüyüşleri çok severim. Özgün fikir ve temalar bu yürüyüş sırasında ortaya çıkar. Bir anlamda yürüyüşler ilham kaynağımdır diyebilirim. Kendimi en rahat hissettiğim yer; yatak odasıdır. Yazılarımı genellikle yatağımda uzanırken yazarım.
Yılmaz Ali: Karakterlerinize kendi yaşamınızdan bir şeyler katıyor musunuz yoksa hepsi kurgu mu?
Hüseyin ZİYAETTİN: Yazılarımın ana temasında kurgu yoktur. Gerçek yaşamdan ilham alırım. Ancak içerik akışında kurguya yer verdiğim zamanlar oluyor.
Yılmaz Ali: Çocukluğunuza dair en çok neyi özlüyorsunuz?
Hüseyin ZİYAETTİN: En çok annemin yaptığı yemekleri özlüyorum, desem yeridir. En sevdiğim yemek, kabak çiçeği dolmasıdır. Ayrıca çocukluğumdan beri futbol tutkunuyum. Ayrıca sokak arasında futbol oynamayı seviyorum.
Yılmaz Ali: Genelde şairler duygusal olurlar. Yazarken duygu yoğunluğu yaşıyor musunuz?
Hüseyin ZİYAETTİN: İlham denen şey duyguların dışa vurumudur. Duygulu bir kişiliğim var ama duygusal olduğum söylenemez. Toplumsal meselelere duyarlı bir kişiliğim var. Şiirlerimde bu meseleleri işlemeyi seviyorum.
Yılmaz Ali: Sizi etkileyen Türk ve Dünya yazınındaki önemli kalemler kimlerdir?
Hüseyin ZİYAETTİN: Rus edebiyatına özel bir ilgim var. En beğendiğim Rus yazarlar Lev Tolstoy ve Fyodor Dostoyevski’dir. Ayrıca William Shakespeare, Stefan Zweig, Sabahattin Ali, Cemal Süreya, Aziz Nesin, Oğuz Atay, Ahmet Ümit ve Didem Mamak’ın kalemini çok beğenirim.
Yılmaz Ali: Sizce herkes kitap yazabilirmi? Yazmak bir yetenek midir?
Hüseyin ZİYAETTİN: İçinde yazma arzusu olan herkesin yazması gerektiğini düşünüyorum. Zira insan yazmadığı sürece keşfedilmez. Yetenek çok önemli ama yazmaya karar veren kişinin bu konuda kendisini geliştirmesi gerekiyor. İyi bir yazar olmak için nitelikli eserler ortaya koymak gerekiyor.
Yılmaz Ali: Hobileriniz nelerdir?
Hüseyin ZİYAETTİN: İyi bir futbol tutkunuyum. Koyu bir Fenerbahçe taraftarıyım. Futbol maçlarını tribünde seyretmeyi çok seviyorum. Kitap okumayı ve yürüyüş yapmayı çok seviyorum.
Yılmaz Ali: Hobileriniz dışında neler yapmayı seviyorsunuz?
Hüseyin ZİYAETTİN: Daha önce de dediğim gibi Manavgat’ı çok seviyorum. Kendimi bu kentin bir parçası olarak görüyorum. Kent kültürüne katkı sağlamak için projeler geliştiriyorum. Sağlıklı yaşam için toplu yürüyüşler gerçekleştiriyorum. Sivil toplum kuruluşlarında aktif rol alıyorum. Ayrıca kentin sanatçılarını çatısında buluşturan MAN-SAN derneğinin yönetim kurulu üyesiyim.
Yılmaz Ali: Yeni yazarlara ve yazar adaylarına neler tavsiye edersiniz?
Hüseyin ZİYAETTİN: Herkesin gelecek nesillere yazacak mutlaka bir şeyleri olmalı. Bir kişi ne kadar erken yazmaya başlarsa o kadar tecrübe kazanır. Söyleşi için gittiğimiz okullarda öğrencilere bu konuda tavsiyeler veriyorum.
Yılmaz Ali: Okurlarınızla aranızda nasıl bir bağ var?
Hüseyin ZİYAETTİN: Okurlarımla aramda özel bir bağ oluştuğunu düşünüyorum. Özellikle kitaplarım üzerine konuşmak beni mutlu ediyor.
Yılmaz Ali: Yazın hayatınızdaki hedefiniz nedir?
Hüseyin ZİYAETTİN: Dürüst olmak gerekirse hedef koymayı sevmiyorum. Hayatın her alanında içimden geldiği gibi yaşamayı seviyorum. Fakat nitelikli tiyatro eserleri ortaya koymak istiyorum. Yazdığım oyunların sahnelenmesi beni çok mutlu eder. Sanırım edebiyat alanındaki hedefim tiyatro yazıları olacaktır.
Yılmaz Ali: Yazarken zorlandığınız dönemler oluyor mu? Oluyorsa o dönemi aşmak için ne yapıyorsunuz?
Hüseyin ZİYAETTİN: Yazmak benim için ciddi bir eylemdir. İlham gelmeden bilgisayarın başına oturmam. Sırf bir şeyler yazmak için kalem tutmam.
Yılmaz Ali: Türkiye’deki okuma oranları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Hüseyin ZİYAETTİN: Ne yazık ki ülkemizdeki okuma oranları arzu edilen seviyede değil. Bunun için ciddi çalışmalar yapılmalı. Manavgat Sanatçılar Derneği olarak bu konuda ciddi projeler üreteceğiz.
Yılmaz Ali: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Hüseyin ZİYAETTİN: Bana bu imkânı tanıdığınız için çok teşekkür ediyorum. Sizin desteğinizi hep hissettim. Zira bazı eserlerimde editörlük yaptınız. Erdemli bir insan olmanın ön koşulu kişinin kendisini geliştirmesidir. Kişi bunu ancak okuyarak yapabilir. Gençlerin mutlak suretle bir sanat dalıyla ilgilenmesini öneririm. Söyleşiye Gazi Mustafa Kemal’in “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” sözleriyle nokta koymak istiyorum.
Saygılarımla
Yılmaz Ali