Haftanın konuğu: Eğitimci yazar Mükerrem Kurt

Yılmaz Ali: Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Mükerrem Kurt: Antalya’nın Serik ilçesinde dünyaya geldim. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimimi Serik’te tamamladım. Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünden 1986 yılında mezun oldum. Yurdun farklı yerlerinde sınıf öğretmeni olarak görev yaptım. 2009 yılında emekli oldum. Öğretmenlik hayatım boyunca öyküler, denemeler, anılar ve şiirler kaleme aldım. Eserlerimde öğrencilerimden ve kendi çocuklarımdan esinlendim. Çeşitli anı, hikâye ve şiir yarışmalarında dereceler aldım. Halen Antalya Manavgat’ta hayatımı sürdürüyorum. Evli ve üç kız çocuğu annesiyim.

Yılmaz Ali: Yazmaya ilk ne zaman başladınız? Sizi yazmaya iten duygu neydi?

Mükerrem Kurt: Henüz bir ilkokul öğrencisiyken okumaya olan sevgim öğretmenlerim tarafından fark edilmişti. Ortaokul ve lise dönemlerinde çeşitli yazma yarışmalarında edindiğim başarılarla yazma serüvenim başladı. Öğretmenliğe başladığım zamanlarda yazmaktan hala keyif alıyordum fakat zamanım olmamasından bir kitap çıkaramamıştım. Bu yıllarda yine öğretmenler arasında düzenlenen anı yarışmalarında derecelerim oldu. Bu beni yazma konusunda motive etti. Emekli olduktan sonra yazmaya devam ettim fakat içimdeki öğretme aşkı bitmemişti. Yazılarımı toparlayarak bir kitap çıkarmaya karar verdim. 2019 yılında ‘’Mevsim ile Selim’’ adlı ilk kitabım yayınlandı ve yazarlık serüvenim bu şekilde başladı.

Yılmaz Ali: Kaç kitabınız var? İsimleri nelerdir?

Mükerrem Kurt: 19 hikâyeden oluşan ilk kitabım ‘’Mevsim ile Selim’’ ile çağımızın en önemli sorunlarından olan beslenme bozukluğu ve teknoloji bağımlılığı ile nasıl baş edileceğini öyküleştirilerek çocuklarımıza anlattım.

‘’Gün ile Tan’’ isimli kitabım 10 hikâyeden oluşmakta. Bu kitabımda doğa olaylarını oyunlaştırarak, eğlenceli bir şekilde öğrencilerin fen bilimlerine ısınmasını sağladım.

‘’Geleceğin Işıkları’’ adlı kitabımda da Atatürk’ün çocuklara olan sevgisini, onlara verdiği önemi hikâye şekilde anlattım.

Bu üç kitap dışında yayınlanmayı bekleyen birçok kitabımla birlikte yazmaya devam ediyorum.

Yılmaz Ali: Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Örneğin, hangi ortamda kendinizi daha verimli buluyorsunuz?

Mükerrem Kurt: Yazmak için özel bir çaba harcamıyorum. Her ortamda her şekilde yazılarımı kaleme alabiliyorum. Eğitimcilik ruhuyla yazdığım için ne konuda yazarsam yazayım yazılarım bir eğitme öğretme güdüsüyle yazılıyor. Sınıf öğretmeni olduğum için kitaplarım genelde küçük yaş çocuklara hitap ediyor. Yazımı hangi konuda yazacağımı seçtikten sonra elime kalemi aldığım anda düşüncelerim adeta kalem aracılığıyla yazıya dökülüyor.

Yılmaz Ali: Kitaplarınızı yazarken gerçek yaşam hikâyelerinden etkileniyor musunuz?

Mükerrem Kurt: Evet. Kendi çocuklarımı yetiştirirken ve öğrencilerimi eğitirken yaşadığım tecrübeler mutlaka kalemime yansıyor. Hikayeler tamamen aynı olmasa da okuyana ders verecek şekilde gerçekleşen olayları yorumluyorum.

Yılmaz Ali: Yazarken duygu yoğunluğu yaşıyor musunuz?

Mükerrem Kurt: Yazarken her zaman çok heyecanlanıyorum. Karakterle olayları adeta birlikte yaşıyorum. Karakterler sanki gerçekmiş gibi onları benimseyerek zihnimde onlarla konuşuyor ve verdikleri tepkileri ve konuşmalarını yazılarıma aktarıyorum. Elbette karakterler benden de izler taşıyorlar. Yazarken hissettiğim öğretme hissi beni her zaman çok mutlu ediyor. 

Yılmaz Ali: Çocukluğunuza dair en çok neyi özlüyorsunuz?

Mükerrem Kurt: Çocukluğumda teknoloji tabi ki bu kadar gelişmiş olmadığından açıkçası insanlar daha samimiydi. Sosyal medya ve telefon aracılığıyla değil yüz yüze iletişim kuruyorlardı ve bu da içtenliği daha iyi hissetmemizi sağlıyordu. Bunun dışında sokakta oynamayı, korkmadan dışarda güven duygusuyla gezebilmeyi özlüyorum.

Yılmaz Ali: Etkilendiğiniz yazarlar kimlerdir?

Mükerrem Kurt: Belli bir yazardan etkilenmiyorum. Her türlü yazıyı okumayı severim. Özellikle çocuk eğitimi ve sağlık alanındaki yazıları okumaktan hoşlanıyorum. Tarihi yerlerin hikâyeleri, efsaneleri ilgimi çeker. Her yazara saygı duyuyorum.

Yılmaz Ali: Sizce herkes kitap yazabilirmi? Yoksa yazmak yetenek gerektiren bir iş midir?

Mükerrem Kurt: Herkes kitap yazabilir. Fakat herkes eğitici, öğretici, kültür kazandırıcı, okuyanın ufkunu açan kitaplar yazamayabilir. Bu, yazarın deneyimine, eğitim ve kültür durumuna bağlıdır.

Yılmaz Ali: Hobileriniz nelerdir?

Mükerrem Kurt: Öncelikle okumak ve yazmak, bana en çok keyif veren hobilerim. Yemek yapmak, yeni yerler keşfetmek, kültürel ve sanatsal aktivitelere katılmak hobilerim arasındadır.

Yılmaz Ali: Yazın hayatınızdaki hedefiniz nedir?

Mükerrem Kurt: Yaşadığım sürece daima yeni kitaplar yazmak asli hedefim. Yazmaktaki asıl amacım ileriki kuşaklara bir şeyler bırakmak, attığım bu tohumların sürekli filizlenip çiçek açıp meyve vermelerini sağlamak, torunlarım ve hatta onların torunlarına beni görmese bile beni anlamalarını, fikirlerimi hissedebilmelerini sağlamak.

Yılmaz Ali: Yazarken zorlandığınız dönemler oluyor mu? Oluyorsa o dönemi aşmak için neler yapıyorsunuz?

Mükerrem Kurt: Yazarken zorlanmıyorum. Aksine yazarken  mutlu oluyor, yazmaktan haz alıyorum. Yazmak benim için nefes almak, su içmek gibi. Okuyucularımdan aldığım olumlu dönüşler de beni daha çok motive ediyor ve yazmak her zaman keyif veriyor.

Yılmaz Ali: Türkiye’deki okuma oranları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Mükerrem Kurt: Türkiye’deki okuma oranları maalesef oldukça düşük. Ne yazık ki günümüzde insanların elinde kitap yerine telefon görüyoruz. Teknolojinin ilerlemesiyle de bu oran gitgide düşüyor. Bunu önlemek için çocuklarımızı ve gençlerimizi okuma alışkanlığı edinmeleri için daha çok teşvik etmemiz gerekiyor.

Yılmaz Ali: Yeni yazarlara ve yazar adaylarına neler tavsiye edersiniz?

Mükerrem Kurt: Öncelikle çok okumaları, yazmayı bırakmamaları, pes etmeden devam etmeleri gerekiyor. Türkçemizi iyi bilmeleri, doğru kullanmaları, düşüncelerini özgürce çekinmeden ifade etmeleri gerekiyor.

Yılmaz Ali: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Mükerrem Kurt: Yazmak ve okumak çok güzel. Gençlerimiz okumayı bırakmasın ve yazmaktan vazgeçmesinler. Unutmayın: ‘’Bir kütüphane, bin hapishane kapatır.’’

Bu röportajı gerçekleştirdiğimiz için sizlere ve okuyucularımıza çok teşekkür ederim.

Yılmaz Ali: Kıymetli öğretmenim, samimiyetiniz, üslubunuz ve bizlere aktardığınız tecrübeleriniz için ben de çok teşekkür ediyorum.

Saygılarımla

Yılmaz Ali