HAFTANIN KONUĞU: DR. ELİF KURT

Merhaba kitap dostları, bu haftaki konuğumuz alanında akademik eğitim almış kıymetli yazarımız Dr. Elif Kurt oldu. Hayata bakan renkli bir penceresi ve önemli mesajlar verdiği sohbeti çok keyifliydi. Yazar ve yazar adaylarının mutlaka okuması gereken bir yazı oldu. Şimdi sizi bu keyifli söyleşiyle baş başa bırakıyorum.

Yılmaz Ali: Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Elif Kurt: 1990 yılında Manavgat’ta dünyaya geldim. Eğitim yolculuğuma Manavgat’ta başladım. Manavgat Anadolu Lisesi’nden 2008 yılında mezun oldum. Ardından, Yakın Doğu Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği bölümüne burslu olarak kabul edildim ve lisans öğrenimimi bölüm birincisi olarak bitirdim. Yüksek lisans ve doktora eğitimimi ise Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde Türkçe Eğitimi alanında tamamladım. Hem ulusal hem de uluslararası platformlarda pek çok bildiri, makale ve kitapta çalışmalarım yer aldı. “Bayram Haritam- Türkiye Türkçesi ve Kıbrıs Ağzı ile” isimli bir öykü kitabım da mevcut. Bunun yanı sıra, TÜBİTAK projelerinde araştırmacı olarak görev aldım. Şu an; Türkçe, hızlı okuma, akıcı okuma, yaratıcı yazma ve yabancılara Türkçe branşlarında hem bireysel dersler, hem de grup dersleri veriyorum. Aynı zamanda eğitim koçluğu yapıyorum. Yazarlık eğitimlerim, redaktörlük ve editörlük çalışmalarım da eş zamanlı olarak devam ediyor.

Yılmaz Ali: Yazmaya ilk ne zaman başladınız? Sizi yazmaya iten duygu neydi?

Elif Kurt: Yazma yolculuğum, ilkokul yıllarına kadar uzanır. O yaşlarda kelimelerle oynamayı çok severdim. Bir şekilde, dünyayı anlamaya çalışırken yazmak bana bir tür özgürlük ve içsel bir ifade biçimi gibi geldi. İlkokul ve ortaokulda şiir ve kompozisyon yarışmalarında sürekli dereceler almam bana motivasyon sağladı. Lise yıllarımda bir yerel gazetede düzenli olarak köşe yazıları yazmaya başladım, bu da bana yazının gücünü daha derinlemesine keşfetme fırsatı sundu. Bütün bu dönemde yazmak benim için yalnızca bir tutku değildi, aynı zamanda duygularımı ve düşüncelerimi ifade etmenin en güçlü yoluydu. Bu yolculuk, zamanla sadece kendimi değil, başkalarına da bir şeyler katabilme arzusunu doğurdu ve bu alanda uzmanlaşacağım bir bölüm olan Türkçe Eğitimi’ni tercih ettim. Üniversite dönemimde yazmanın akademik yönüyle tanışarak bu alanda profesyonel adımlar atmaya başladım. Yüksek lisans ve doktora dönemlerim de bu yolculuğun bilimsel olarak taçlanmasına katkı sundu. Bugün, hem kişisel yazma serüvenimi sürdürüyorum, hem de yazma yolculuğunda olan her yaşta insana rehberlik ediyorum. Onlara yoldaşlık etmek, eserlerini düzenlemek ve kitaplarının yayınlanmasına yardımcı olmak benim yolculuğumun da bir parçası oluyor.

Yılmaz Ali: Kaç kitabınız var? İsimleri nelerdir?

Elif Kurt: “Bayram Haritam – Türkiye Türkçesi ve Kıbrıs Ağzı ile” adlı bir öykü kitabım var. Bunun dışında,  akademik olarak değerlendirilen yayınlarım, bildiri kitaplarında ve akademik kitaplarda bölümlerim mevcut. Basıma hazır olan kitaplarım ve üzerinde çalıştığım projelerim de var.

Yılmaz Ali: Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Örneğin, hangi ortamda kendinizi daha verimli buluyorsunuz?

Elif Kurt: Yazma ritüelim aslında pek geleneksel bir şekilde tanımlanabilecek türden değildir. Yazmak, çoğunlukla bir tür içsel çağrı gibi gelir bana. Yazdıklarım ruh hâlimin dışavurumu, anlık bir ilhamın sonucu gibidir. Bu nedenle belirli bir rutine ya da ortam şartına bağlı kalmam; her an, her yerde ve her koşulda yazabilirim. Nerede, ne zaman yazacağım konusunda bir kısıtlama hissetmem; düşüncelerim beni takip eder ve yazılarım da bir şekilde o akışa dâhil olur. Bu yüzden, yazma sürecimin bir ritüeli yoktur. Elbette akademik çalışmalarda sürecim daha düzenli ve plânlı olur; çünkü bu tarz işler dikkat ve odaklanma gerektirir. Akademik yazılarımda fazlasıyla disiplinli ve titiz çalışırım bunun için de önceden hazırladığım programıma en ince ayrıntısına kadar sadık kalırım.

Yılmaz Ali: Kitaplarınızı yazarken gerçek yaşam hikâyelerinden etkileniyor musunuz?

Elif Kurt: Elbette yazılarım yaşam hikâyelerinden izler taşır. Gerçek insanlara ait duygusal anlar ve deneyimler, kurgu ile birleşerek yazılarımda bulunur. Değerler ve kültürel ögeler yazılarımı besler. Yani, hayatın kendisi birebir yazılarımda bulunmaz; fakat yazdıklarım yaşamın ve insan deneyiminin izlerini taşır.

Yılmaz Ali: Yazarken duygu yoğunluğu yaşıyor musunuz?

Elif Kurt: Yazarken duygu yoğunluğu yaşarım; ancak bu her zaman çok yoğun olmaz. O anki duygularımla ve ilhamla yazacağım yazı şekillenir.

Yılmaz Ali: Çocukluğunuza dair en çok neyi özlüyorsunuz?

Elif Kurt: Zamanın ağır ağır aktığı ve gün ışığının bile oyunlara karıştığı sade, derin günleri özlüyorum. Bir kelebeğin kanadında hayallere tutunduğum ve gökyüzüne bakarken dilek tuttuğum zamanları… Her şeyin ilk kez yaşanıyor oluşundaki o büyülü heyecanı… Dünyayı bir resim gibi algılayışımı… Hayatın şiirle iç içe olduğu anları… Belki de kalbimin küçük; ama evren kadar geniş olduğu o çağın içtenliğini, düş gücünü ve saf sevincini en çok özlüyorum.

Yılmaz Ali: Etkilendiğiniz yazarlar kimlerdir?

Elif Kurt: O kadar çok kıymetli yazar var ki; hiçbirini diğerinden ayırmam mümkün değil. Her biri farklı bir dönemde, farklı bir ruh hâlime dokundu; kimi bir kelimesiyle içimi aydınlattı, kimi bir cümlesiyle derinleştirdi. Bazı yazarlar düşünmeye sevk etti, bazılarıysa sadece hissettirdi. Bu nedenle, ilham aldığım isimler bir liste olmaktan çok, zamanla değişen; ama kalbimde yeri daim olan yol arkadaşları gibidir.

Yılmaz Ali: Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yoksa yazmak yetenek gerektiren bir iş midir?

Elif Kurt:  Her bireyin kendine özgü bir hikâyesi, bakış açısı ve anlatım tarzı vardır. Bu nedenle yazmak, herkesin yapabileceği bir şeydir; ancak yazmak ve yazar olmak arasında bir fark vardır. Yazar olmak, sadece yazmak değildir; yazılan metni geliştirebilmek ve onu bir sanat eserine dönüştürebilmektir. Yani, yazmak, doğal bir ifade biçimi olsa da etkili ve güçlü bir eser ortaya koyabilmek için teknik bilgi ile pratik gereklidir. Bu noktada yetenek devreye girer; yazarken doğal bir akış yakalamak ve dilin inceliklerini hissedebilmek önemli bir avantajdır; ancak sadece yetenekle yetinmek de yazma sürecinin tamamlanması için yeterli değildir. Yetenek, yazma sürecine katkı sağlar; fakat yazının güçlü ve profesyonel olması için teknik bilgi şarttır. Yazı; dil bilgisi, anlatım teknikleri, hikâye yapısı ve karakter derinliği gibi unsurlar üzerinde çalışmayı gerektirir. Kısaca, yazar olmak sürekli gelişim gerektiren bir yolculuktur. Bu nedenle yazmak herkesin yapabileceği bir şey olsa da, yazar olmak için hem doğal yetenek, hem de teknik bilgi gereklidir.

Yılmaz Ali:  Hobileriniz nelerdir?

Elif Kurt: Meslekî yoğunluğumun dışında resim yapmak, şarkı söylemek ve doğayla iç içe vakit geçirmek bana hem huzur hem de ilham veriyor. Sanatın farklı alanlarıyla temas hâlinde olmak benim için sadece bir hobi değil, kendimi tanımanın ve yeniden inşa etmenin yollarından biri. Bazen bir fırça darbesinde, bazen de mırıldandığım bir ezgide kelimelerin ulaşamadığı yerlere varabiliyorum. Bu alanlarda üretmek bana içsel bir denge sağlıyor. Aynı zamanda ırmak, göl ya da deniz kenarında zaman geçirmek ve fotoğraf çekmek de kendimi beslediğim diğer yollar arasında. Antik kentleri keşfetmek de bana iyi geliyor. Şunu da ifade etmeden cevabımı bitirmek istemiyorum, saydığım doğal güzelliklere kolayca erişebileceğim bir coğrafyada doğmak ve yaşamak benim en büyük şanslarımdan biri.

Yılmaz Ali: Yazın hayatınızdaki hedefiniz nedir?

Elif Kurt: Yazın hayatımdaki en büyük hedefim, hem kendi kelimelerimle iz bırakmak hem de başkalarının kelimelerine ışık olabilmek. Akademik yazılarımda yeni sözler söylemek, alanıma katkı sağlamak ve kalıcı olmak beni mutlu ediyor. Edebî yazılarımda ise duygusal bir yolculuklara eşlik etmek ve bunu yaparken de değerlere vurgu yapmak her zaman heyecan veriyor. Her iki alanda da üretmeye ve bu duygularla ilerlemeye devam etmek istiyorum; fakat en çok başkalarının metinlerine dokunduğumda içimde derin bir tatmin hissediyorum. Editörlük ve redaktörlük yaparken yalnızca bir metni düzeltmiyorum; birinin eserini tamamlama sürecine şahitlik ediyorum, onun heyecanına tanık oluyorum, çoğunlukla onun yazarlık kariyerinin başlamasında yoldaş oluyorum. Her seferinde bunları ilk kez yaşamış gibi hissediyorum. Onların bir şeyleri başarmasına o kadar seviniyorum ki… Yani bu süreç benim için yalnızca bir kişisel hikâye değil; başkalarına dokunabilmenin, onların iç sesini duyurabilmenin en güzel yollarından biri. Sonuçta, yazmak sadece bir ifade biçimi değildir, insanlara ulaşmanın, onlarla bir bağ kurmanın ve birlikte bir şeyler inşa etmenin de bir yoludur. Benim hedeflerim arasında akademik ve edebî çalışmalarımı daim hâle getirmenin yanında daha çok insanın hedeflerine ulaşmasını sağlamak da var ve bu yol epey uzun…

Yılmaz Ali: Yazarken zorlandığınız dönemler oluyor mu? Oluyorsa o dönemi aşmak için neler yapıyorsunuz?

Elif Kurt: Yazarken zorlanmam. Yazmak benim için doğal bir akış hâli… Yani çoğu zaman zihnimdekiler kendiliğinden kelimelere dönüşüyor. Yazıyla kurduğum ilişki, zorlayıcı değil, destekleyici bir bağ gibi.

Yılmaz Ali: Türkiye’deki okuma oranları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Elif Kurt: Türkiye’deki okuma oranları, ne yazık ki arzu edilen seviyelerin oldukça gerisinde. TÜİK ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayıncılar Birliği’nin 2024 yılına ait verilerine göre, 15 yaş ve üzeri bireylerin yalnızca %27’si kitap okuyor. Yani dört kişiden üçü kitapla düzenli bir ilişki kurmuyor. Bu oran, bireysel ve toplumsal kültürel gelişim açısından ciddi bir sorun teşkil ediyor. Ancak veriler arasında umut vadeden bir ayrıntı da var: 18-27 yaş aralığındaki gençlerin kitap okuma oranı %50,9 ile diğer yaş gruplarının üzerinde. Bu demek oluyor ki; genç kuşaklarda kitapla kurulan bağ daha güçlü. Özellikle erken yaşta edinilen okuma alışkanlıklarının, ilerleyen yıllarda da sürdürülebilir bir kültürel zemin oluşturduğunu düşünüyorum. Bunun için bireysel çabaların yanında eğitim politikaları, yayıncılık destekleri ve kültürel erişimi artırmaya yönelik projeler büyük önem taşıyor. Kitap okumayı hayatın doğal bir parçası hâline getirecek atmosferi hep birlikte inşa etmemiz gerekiyor.

Yılmaz Ali: Yeni yazarlara ve yazar adaylarına neler tavsiye edersiniz?

Elif Kurt: Yeni yazarlara ve yazar adaylarına en temel tavsiyem, yazma sürecini bir yolculuk olarak görmek olur. Bu süreç, sabır ve emek ister; çünkü yazma; yalnızca ilhamla değil, disiplinle, gözlemle, öğrenmeyle ve zamanla derinleşen bir çabayla ilerler. Bu nedenle bolca okumalarını, sadece edebî metinlerle değil, farklı türlerde yazılmış eserlerle de temas kurmalarını öneririm; çünkü iyi bir yazar olmanın yolu önce iyi bir okur olmaktan geçer. Diğer bir önerim, teknik bilgiler ve kurallar konusunda donanımlı hâle gelmek. Bu, yazma konusunda gelişmenin en önemli unsurlarından biridir. Her yazılı metin, yeni bir teknik öğrenme, yeni bir yaklaşımı deneme fırsatıdır. Bu, başlangıçta zorlayıcı olabilir; fakat zamanla daha doğal bir süreç şeklini alır. Bu nedenle, yazmayı sadece bir amaç değil, bir alışkanlık hâline getirmek gerekir. Kendi yazma sürecini geliştirebilmek için farklı teknikleri denemek, yaratıcı yazma yöntemleriyle tanışmak ve her yazıdan önce yazılı bir plan yapmak, her yeni eserde daha fazla derinleşme sağlayacaktır. Bütün bunların yanında, yazılanlar çeşitli ortamlarda paylaşılmalıdır. İmza günleri, okur buluşmaları, söyleşiler ve atölye çalışmaları gibi etkinlikler, sadece yazarı görünür kılmaz; yazılanların okurda nasıl karşılık bulduğunu gözlemlemek açısından da çok öğreticidir. Geri bildirim almak, eleştirileri sağlıklı bir şekilde değerlendirmek bu yolculuğun değerli parçalarıdır. Okurların eserle kurdukları bağ, yazarın büyümesine katkı sağlar. Unutmamak gerekir ki; her yazar kendi sesini zamanla bulur. O nedenle yazarken kendini başkalarıyla kıyaslamaktan ziyade, anlatım biçimlerini ve iç dünyayı özgürce ifade etmeye odaklanmak kıymetlidir. Yazarlık, sadece kelimeleri bir araya getirme becerisi değil; aynı zamanda dünyayı anlama ve anlamlandırma biçimidir ve bu biçim, kişiye özeldir. Kendi sesini bulmak zaman alabilir; fakat bu süreç kendini keşfetmek kadar değerli olacaktır. Son olarak, yazmaktan vazgeçilmemelidir. Her metin bir tohumdur ve zamanla filiz verir.

Yılmaz Ali: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Elif Kurt: Bu güzel sohbeti okurlarımızla buluşturacağınız için teşekkür ederim. Tüm okurlara ilhamla dolu, düşünceyi besleyen ve kalbe dokunan günler diliyorum.