YılmazAli: Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Erdem Kaya: Tokat Niksar doğumluyum. İstanbul’da yaşıyorum. Özel sektörden emekliyim. Birçok STK da yönetici ve başkan olarak görev yaptım. 1995 yılından beri Tiyatro ile uğraşıyorum. Kendi yazdığım oyunları yönetiyor, oynuyorum da. Yine birçok dernekte tiyatro grupları kurup, oyunlar sergiledim. Şu an Erdem Kültür Sanat Topluluğu EKST ile Tiyatro ve diğer Sanatsal çalışmalarıma devam ediyorum.Yaklaşık yüz elli yazarın içinde bulunduğu Kalemin Gücü Platformu’nun kurucu başkanlarındanım. Romanlarım ile edebiyat dünyasındayım.
Yılmaz Ali: Yazmaya ilk ne zaman başladınız? Sizi yazmaya iten duygu neydi?
Erdem Kaya: Ortaokuldan beri yazıyorum. Şiirle başlayan bu yolculuk, tiyatro oyunu ve roman yazarı olarak devam ediyor
Yılmaz Ali: Kaç kitabınız var? İsimleri nelerdir?
Erdem Kaya: Dört roman ile edebiyat dünyasında yoluma devam ediyorum. Tahta Araba, Sevgiye Ceza, Üşüyen Düşler, Melekler Şahit Olsun. Yakında yeni kitabım raflarda yerini alacak.
Yılmaz Ali: Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Örneğin, hangi ortamda kendinizi daha verimli buluyorsunuz?
Erdem Kaya: Halkın içinde kendimi daha verimli hissediyorum. Aynı zamanda tiyatro oyunu yazdığım için halkın yaşamını kaleme almak toplumun gelişimine katkı sunmaktır. Ben öyle düşünüyorum.
Yılmaz Ali: Kitaplarınızı yazarken gerçek yaşam öykülerinden etkileniyor musunuz?
Erdem Kaya: Elbette. Benim romanların halkın yaşamış olduğu gerçek hikayelerinden esinlenmektedir. Zaten yazdığınız eserde eğer bir gerçekçilik yoksa okurun gönlüne inmez.
Yılmaz Ali: Kitaplarınızı yazarken duygu yoğunluğu yaşıyor musunuz?
Erdem Kaya: Önce yazarın kendisi duyguyu yaşamalı ki okura aktarabilsin. Yer yer ağladığım, duygulanıp yazmaya ara verdiğim anlarda oluyor. Romanın kahramanı ile empati kurmalısınız ki hikâye tamamlanabilsin.
Yılmaz Ali: Çocukluğunuza dair en çok neyi özlüyorsunuz?
Erdem Kaya: Gerçekçiliği. Sanki çocukluğumuzda her şey daha gerçekti. İstediğimiz şeye mücadele ederek ulaştırdık biz. Ulaştığımızda çok mutlu olurduk… Şimdi her şeye çocuklar kolay ulaşabiliyor ama mutlu değiller. Bu da gösteriyor ki emek harcanmayan her şey kıymetsizdir.
Yılmaz Ali: Etkilendiğiniz yazarlar kimlerdir?
Erdem Kaya: Fakir Baykurt, Peyami Safa, Aziz Nesin, Sabahattin Ali diyebilirim. Elbette okuduğum her yazarın katkısı oldu, her yazar kendine has üslubuyla birer şaheser. Farkında değiliz ama biz yazar şair ve ozanlarımızla çok büyük bir değere sahibiz.
Yılmaz Ali: Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yoksa yazmak yetenek gerektiren bir iş midir?
Erdem Kaya: Bence herkes yazmamalı. Herkes yazınca kopya hikayeler çoğalıyor. Edebi dil deforme oluyor. Şimdi yapay zekâ var. Birçok kendisine yazar diyen kişi yapay zekayı kullanarak ortaya kitap diye, duygusuz yavan kitaplar çıkartıyor. Oysa bizim edebi dilimiz çok kıymetli.
Yılmaz Ali: Hobileriniz nelerdir?
Erdem Kaya: Aslında benim hobim yok. İnsanlar hobilerini saymaya kitap okumak diye başlar önce, oysa kitap okumak hobi gibi zaman geçirmek için ayrılan zamanlar değil, hayatımızda zaman ayırmamız gereken kıymetli anlardır. İnsanların hobi diye adlandırdığı şeyler benim yaşam biçimim.
Yılmaz Ali: Yazın hayatınızdaki hedefiniz nedir?
Erdem Kaya: Eserlerimin gerçek okur tarafından kabul bulması. Halkımızın ve ülkemizin sorunlarını eserlerimde dile getirmek ve bu sorunların çözülmesine fayda sağlamak.
Yılmaz Ali: Yazarken zorlandığınız dönemler oluyor mu? Oluyorsa o dönemi aşmak için neler yapıyorsunuz?
Erdem Kaya: Eserlerimde ki konularla ilgili araştırma, gözlem yaparken, bu kadar da olur mu? Kaleme alırken insanların inanamayacağından korktuğum anlar oldu. Oysa gerçekler acımasızdı. Zor dönemi aşmak sabır ve mücadele ile olur.
Yazarken tıkandığınızda ya da zorlandığınızda ara vermekgerekiyor. Zorla yazılan bölümler kitap içinde eğreti duracaktır.
Yılmaz Ali: Türkiye’deki okuma oranları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Erdem Kaya: Bana göre eğitim seviyesine bakıldığında az değil. Önemli olan okuyanın sayısı değil, okuduğunu anlayanın sayısı daha kıymetlidir. Tek tip eserler okuyup sabit fikirli olan insan sayısıda fazla değil mi? Oysa okumak ufkumuzu açmaktır. Dünyaya geniş pencereden bakabilmektir.
Yılmaz Ali: Yeni yazarlara ve yazar adaylarına neler tavsiye edersiniz?
Erdem Kaya: Önce okumak… Okuyup geliştiğine emin olduktan sonra kaleme el atmalı. Yoksa yazdığı eserler onu bile tatmin etmeyecektir.
Yılmaz Ali: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Erdem Kaya: Yazar ya da Sanatçı toplumun ışığı olmalıdır. Önce kendisi aydınlanmalıdır ki çevresine ışık saçmalıdır. Biz yazarlara bu konuda büyük iş düşüyor. Sorumluluğumuzu bilip ona göre bir yol izlemeliyiz. Halkı iyi tanımalı, halkın sorunlarını tespit edip çözümler sunmalıyız. Amacımız sadece kitap yazıp satmak değil, toplumun gelişimine katkı sunmak olmalı. Suya sabuna dokunmadan temizlik olmaz.