Kültür ve sanat kenti olma yolunda emin adımlarla ilerleyen kentimize Manavgat’ın Sesi Gazetesi olarak desteğimizi sürdüreceğiz. Kentimizde yaşayan sanatçıları konuk ettiğimiz “Bu Kentte Sanat Var, Sanatçı var” köşemizin bu haftaki konuğu Manavgat’ın önemli değeri olan eğitimci, ressam ve yazar Ahmet Refik İnci oldu. Ben otuz yıldır Manavgat’ta yaşıyorum ve Ahmet Refik İnci hocamızın kent için ne denli önemli olduğunu biliyorum. Onun ismini söylediğiniz her ortamda mutlaka bir öğrencisi çıkıyor. Kısacası Manavgat’ın Refik Hoca’sı mensubu olmaktan onur duyduğu bu coğrafyaya olan borcunu sanatıyla ödüyor. Tanımaktan onur duyduğum Refik Hoca, benim de bir büyüğüm ve kadim bir dostumdur. Onunla söyleşi yapmaktan büyük mutluluk duydum. Siz değerli okurları, Ahmet Refik İnci hocamızın sorularımıza verdiği samimi yanıtlarla başbaşa bırakıyorum.

Yılmaz Ali: Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Ahmet Refik İNCİ: 1957 Manavgat doğumluyum. İlkokulu Sarılar Köyü İlkokulu’nda, ortaokulu Manavgat Merkez Ortaokulu’nda, liseyi ise Manavgat Lisesi’nde okudum. Yükseköğrenimimi ise İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Resim İş Bölümü’nü bitirerek tamamladım.
Resim öğretmenliğine 5 Ocak 1981 yılında başladım. Manavgat Merkez Ortaokulu, Ali İhsan Barut İlköğretim Okulu ve Manavgat Lisesi’nde Resim öğretmenliği yaptım. Eğitim hayatımın büyük bir bölümünü idarecilik yaparak geçirdim. Oymapınar Ortaokulu Müdürlüğü, Manavgat Merkez Ortaokulu Müdürlüğü, Özel Manavgat Başarı Bilim Anadolu Lisesi Müdürlüğü, Özel Sınav Ortaokulu Müdürlüğü, Özel Birey Anadolu Lisesi Müdürlüğü ve Özel Boğaziçi Anadolu Lisesi Müdürlüğü yaptım. Ayrıca Akseki İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevlerini başarılı olarak yaptım. Kartvizitimde kendimi eğitimci, ressam ve yazar olarak söylerim.
Yağlıboya resimlerimden Suudi Arabistan, İsrail, Kanada, Almanya, Hollanda ve Belçika’da özel koleksiyonlara gönderdim. Ayrıca yurtiçinde de çok sayıda resmim evleri, ofisleri süslüyor.
Masiad (Manavgat Sanayici ve İş İnsanları Derneği) yönetim kurulu danışmanlığını uzun yıllar yaptım.Çeşitli belediyelere projeler üretip danışmanlığını da yapmaktayım.
An itibariyle Bahar Fidancılık adı altında fidan üretimi yapıp dünyamızın yaşanılır olmasına katkı sağlayarak oksijen desteği ve yeşillik katkısında bulunuyorum.
Hat sanatı ve kaligrafi üzerine araştırmalarım ve çalışmalarım var.
Orta derecede Almanca bilirim. Evli, üç çocuk ve üç torun sahibiyim çok şükür. Yedi tane basılı, bir tane de yeni yazıp bitirdiğim kitaplarım var.
Yılmaz Ali: Yazmaya ilk ne zaman başladınız? Sizi yazmaya iten duygu neydi?
Ahmet Refik İNCİ: Lise yıllarımda okulumuzdaki duvar gazetesine yazılar yazar, karikatürler çizerdim. Tercüman Gazetesi’nde dört yıl muhabirlik yaptım, bu arada haberleri de ben yazıyordum.
Kitap yazmaya karar vermem ise; Akseki İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yaptığım yıllarda Akseki Kaymakam vekilliği yaptığım bir sürede Kaymakamlık makamındaki kitaplıkta Aksekili Kemal Özkaynak tarafından 1954 yılında yazılmış Akseki Kazası kitabı dikkatimi çekti ve inceledim. Belki bir kıskançlık, belki bir heves… Benzer bir kitabın Manavgat için de hazırlanması gerektiğini düşündüm. Kendimi sorumlu hissedip araştırmaya, yazmaya karar verdim. Akseki Kütüphanesi, bölgenin en eski ve zengin kütüphanelerinden biridir. Kimseye kitap yazıyorum demeden geceleri saatlerce yazıyordum. Baktım ki çalışmalarım iyi ve güzel oluyor, ses kayıt cihazını da elime alıp köyümde de çalışmaya başladım. Sonunda ilk kitabım ‘’Köyüm Sarılar’’ 1998’de okurla buluştu. 1999 yılında Tugayoğulları isimli eserim yayınlandı. Ancak kitapta ailelerine hakaret ettiğimi öne sürüp bana dava açtılar. Üç mahkeme sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden profesörlerin ‘’sakıncası yok’’ raporuyla berat ettim. Aynı kitaba Antalya Valisi Ertuğrul Dokuzoğlu takdirname verdi.
Benim küseceğimi, bir daha yazmayacağımı zannedenlere inat, yedi kitap daha yazdım. Allah sağlık verdiği sürece de yazmaya devam…
Yılmaz Ali: Kaç kitabınız var? İsimleri nelerdir?
Ahmet Refik İNCİ: Şimdiye kadar yayınlanan yedi kitabım var. Bunlar;
- Köyüm Sarılar – 1. baskı
- Manavgatlı Sözlüğü – 3. baskı
- Refik Hoca ile Yazı Çizi – 1. baskı
- Pıtırak – 2. baskı
- Damlada Vuslat – 2. baskı
- Unutulmuş Çocuk Oyunları – 1. baskı
- İşte Bu Benim Manavgatım – 1. baskı
- Kıvılcım – (Baskıya hazır roman)
Yeni bir kitabı daha bitirdiğimin müjdesini vermek isterim. Bu kitabım da yakında okurla buluşacak.
Yılmaz Ali: Ne tür kitaplar yazıyorsunuz?
Ahmet Refik İNCİ: Kitaplarımın çoğunluğu Manavgat’la ilgili araştırma kitapları. Amacım doğup büyüdüğüm, evladı olmaktan gurur duyduğum Manavgat’a borcumu ödemek, gelecek nesillere kültürümüzü aktarmaktır. Biyografi, fantastik roman, turistik roman çalışmalarımın yanında; örneğin Refik Hoca ile Yazı Çizi kitabım 320 sayfa ve A4 boyutunda tamamını elle yazdım, kaligrafi sanatı ile süsledim. Unutulmuş Çocuk Oyunları kitabımda atalarımızdan miras kalan oyunları resimledim, kitap kapaklarımı ve kitaplarımda konuları destekleyen resim çalışmalarını da yaptım.
Yılmaz Ali: Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Örneğin hangi ortamda kendinizi daha verimli buluyorsunuz?
Ahmet Refik İNCİ: Bütün kitaplarımı elle yazıp sonra bilgisayar ortamına aktarıyorum. El yazması çalışmamı da saklıyorum. Çalışmalarımı daha çok akşamları, gecenin sessizliğinde daha verimli yapıyorum.
Yılmaz Ali: Yazarken karakterlerinize kendi yaşamınızdan bir şeyler katıyor musunuz, yoksa hepsi kurgu mu?
Ahmet Refik İNCİ: Kurguyu çok az kullanıyorum. Yaşanmışlıkları aktarmaya gayret ediyorum. Zaten olaylar Manavgat civarında ve yöremiz kültürü içinde geçmekte. Damlada Vuslat ve kıvılcım kitaplarımda kendi yaşamımdan çok şeyler kattım.
Yılmaz Ali: Çocukluğunuza dair en çok neyi özlüyorsunuz?
Ahmet Refik İNCİ: Köyde yaşadığım birlikteliği, paylaşımları, bayramlarda ev gezmelerini, inek otlattığımız dağları, en önemlisi de sessizliği, sakinliği özlüyorum.
Yılmaz Ali: Siz çok yönlü bir sanatçısınız. Şiir de yazıyor musunuz? Yazarken duygu yoğunluğu yaşıyor musunuz?
Ahmet Refik İNCİ: Ben şair değilim, şiir yazmayı da denemedim. Ancak; yazarken şöyle bir duygu yoğunluğu yaşadım. Damlada Vuslat kitabımı elle yazarken trafik kazası geçiren bir çocuğun ölümünü yazmıştım. Kitabı bilgisayara geçerken o bölümde o çocuğun ölümüne ağladım. Hatta o kısmı kitaptan çıkarmayı dahi düşündüm. Sonradan ‘’bu bir kurgu’’ deyip yazdım.
Yılmaz Ali: Sizi etkileyen Türk ve dünya yazınındaki önemli kalemler kimlerdir?
Ahmet Refik İNCİ: Dürüst olmak gerekirse bu benim için çok zor bir soru. Etkilendiğim yazar çok fazla ancak bende derin izler bırakanlar; Murat Bardakçı, Cengiz Aytmatov, Reşat Nuri Güntekin, Orhan Kemal, Necip Fazıl Kısakürek diyebilirim.
Yılmaz Ali: Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek mi?
Ahmet Refik İNCİ: Yazmak için bence ilk şart okumak, hem de çok okumaktır. Bu iş; ben yazdım oldu ile olmuyor. Her alanda olduğu gibi yazmak da yetenek gerektirir. Ancak yetenek de tek başına yeterli değildir. Kişinin yeteneği doğrultusunda kendisini geliştirmesi gerekiyor.
Yılmaz Ali: Yeni yazarlara ve yazar adaylarına neler tavsiye edersiniz?
Ahmet Refik İNCİ: Çok okuyup kelime hazinelerini zenginleştirmelerini, okurken de kitabın yazılırken hangi yolu izlediğini, bilenlerden ciddi bilgiler almalarını tavsiye ederim. Çalışmalarını bilenlere incelettirsinler ve asla pes etmesinler. Kendilerini küçük hikâyeler yazarak test etmelerini öneririm.
Yılmaz Ali: Okurlarınızla aranızda nasıl bir bağ var?
Ahmet Refik İNCİ: Çalışmalarımın büyük bir bölümü yöremiz kültürüyle ilgili olduğu için okurlarımla bağ kurmam kolay oldu. İstanbul dili yerine yöresel dilimizi kullanıyorum, bu okuyucularımın beğenisini sağlıyor. Unutulmuş Çocuk Oyunları, Manavgatlı Sözlüğü gibi çalışmalarımda okuyucularım kendisini, kendi kültürünü yaşıyor.
Yılmaz Ali: Yazın hayatınızdaki hedefiniz nedir?
Ahmet Refik İNCİ: Biliyorsunuz yazarlığımla birlikte yağlıboya tablo da yapıyorum. Sanırım bir yıl sonra Allah izin verirse bir resim sergisi ile Manavgatlı sanatseverleri buluşturmayı başarırım. Bu arada da kaligrafi ile yeni kitap çalışması planlıyorum. Şayet yöneticiler ve sivil toplum örgütleri bu kentin sanatçılarına sahip çıksalar daha fazla kitap, dergi, makale ile kültürümüze hizmet ederiz.
Yılmaz Ali: Yazarken zorlandığınız dönemler oluyor mu? Oluyorsa o dönemi aşmak için ne yapıyorsunuz?
Ahmet Refik İNCİ: Yazmaktan değil, yazdığım kitapları bastırmakta zorlanıyorum. Böyle zamanlarda yeni çalışmalar yapmakta zorlanıyorum. Esasında hiçbir kitabımı para kazanmak için yazmadım. Hep kültürümüze hizmet için yazdım. Düşünüyorum; bu hayat çok kısa… “Ölmeden dünyaya eser bırakmalıyım” diyerek tekrar yazıyorum. Allah sağlık verdiği sürece de yazmaya, çizmeye, üretmeye devam inşallah.
Yılmaz Ali: Türkiye’de okuma oranları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ahmet Refik İNCİ: Kafeteryalardaki kalabalıklara, eğlence mekânlarındaki kalabalıklara bakıp, kitapçılardaki boşlukla karşılaştırınca olay gözler önüne seriliyor. Aileler aylık gelirlerinin yüzde kaçını kültüre, kitaba ayırıyor? Telefonlardaki sosyal sitelerde zaman öldürenlere şöyle bir bakalım… Cevap: Maalesef Türkiye’de okuma oranları çok düşük. Ancak pes etmemek gerekiyor. Özellikle okullarda ve aileler çocukları okumaya teşvik etmeliler.
Yılmaz Ali: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Ahmet Refik İNCİ: Manavgat sanat anlamında çok şanslı bir kenttir. Yeni kurulan Manavgat Sanatçılar Derneği çatısı altında yazarların yanında, tiyatrocular, ressamlar ve müzisyenler var. Dilerim yerel yöneticilerimiz ve sivil toplum örgütleri sanata ve sanatçıya sahip çıkarlar. Bu memleket hepimizin, kültürümüze bizler sahip çıkmalıyız.