İLK DEFA OLMUYOR

Bazen trafikte ilerlerken az ilerideki kavşakta yeşil ışığın yandığını görünce hızını biraz artırıp ışık tekrar kırmızıya dönmeden önce geçmek istersin.Işığa yaklaşırken geçebileceğine olan inancın artar fakat önünüzdeki araç ışığın sarıya döndüğünü görünce  bir anda durup önünü kapatır ve sen de mecburen yavaşlamak zorunda kalırsın.Artık beklemek zorunda olduğun el değmemiş bir kırmızı ışık vardır.Biraz hayıflanırsın sonra ‘Bu ilk defa olmuyor’ diyerek içindeki darlığı dağıtırsın.İşte bizim için son genel seçim de böyleydi, AKP iktidarından yorulan,politikalarını beğenmeyen ve değişiklik isteyen kesim de yeşil ışığı görmüştü ‘’Bu defa olacak’’ diye umutlanırken Kemal Kılıçdaroğlu durdu önlerine ve vatandaşı kırmızı ışığa yakalatarak bir beş sene daha beklemek zorunda bıraktı.O zamanı iyi hatırlıyorum seçim sonuçları açıklanıp da kırmızıya yakalandığımızı anladığımda dünya gözüme yenisini aldıktan sonraki eski ayakkabım gibi görünüyordu dağılmış,parçalanmış ve şeklini kaybetmiş.Sanki yolumu kaybetmiştim.Dile kolay tam yirmi yıl hakaret duymuş bazen illet bazen zillet olmuştum.Gerim gerim gerilmekten usanmıştım.Seçim bitmişti ve bir beş sene daha beklemek zorundaydım.Her zaman olduğu gibi  ‘Bu ilk defa olmuyor’ diyerek içimdeki darlığı dağıtmaya çalışıyordum.Sonucu kabullenip hayatıma devam etmem gerekiyordu ben de öyle yaptım.Seçimin üstünden iki sene geçti, kırmızıda beklemeye devam ediyor olsam da yeşilin yanacağı gün yaklaşıyor diye seviniyordum ki bir de baktım elektrikler tamamen gitti artık ne kırmızı yanıyor ne sarı ve ne de yeşil;bir trafik polisi kavşağı tutmuş diğer tarafa sürekli geç derken bize beklememizi söylüyor.

İşte sevgili okuyucularım  yaşadığımız son olaylar bana bunları düşündürdü.Maalesef akıp gitmesi gereken trafiği felce uğratan  trafik polisi gibi birileri çıkıp  siyaseti inkıtaya uğrattı.Belli ki birileri bütün bu olanları yaşadığımız bu anormallikleri kabullenmemizi ve sineye çekmemizi bekliyor;bilmiyorum belki de yeni bir Kılıçdaroğlu ortaya çıksın isteniyor.Özgür Özel’in onların tezgahına uymadığı çok açık,binlerce insanı toplayıp mitingler yapması işlerine gelmiyor.Onlar istiyor ki geçmişte olduğu gibi  göstermelik olsun herşey,yalandan atılıp tutululsun,güya  meydan okunsun,sandıklara davet edilsin ama sonuç değişmesin ve günün sonunda kazanan da kaybeden de mutlu olsun.Tabi bu arada vatandaşı düşünen yok;geçim sıkıntısı çekiyormuş,çocuğu işsizmiş,aşsızmış vs kimsenin umurunda değil;atı alan Üsküdar’ı geçsin vatandaş sürünmeye devam etsin.Bu zamana kadar bu tezgah işledi fakat vatandaşın artık canına tak dedi.Dayanacak gücü kalmadı.Eskisi gibi elim kırılaydı falan demiyor bilakis bu ellerim tutarken yaptığım yanlışı düzelteyim diyor.

Beka söylemleri dış güçler ilizyonu bitti;kürsülerden atılan ipler kurdeleye,Sisi’ler  pisi’lere döndü;övündükleri ekonomiyi ise şimşek çarptı yani anlayacağınız yolun sonuna gelindi.Salağa yatanlar yok değil,ucundan kenarından nemalanır mıyım diye avuç  ovuşturup bekleyenler bekleye dursun  fakat sokağın dili  başka bir şey söylüyor.

Geçen gün eski bir dostumla karşılaştım.Bir zamanlar fanatikti, iktidara laf söyletmiyordu en son bir seçim zamanı karşılaşmıştık.Bana oyu kime vereceğimi sorduğunda iktidarın karşısındaki en güçlü partiye dedim.Bana ‘’Bir duruşun yok mu senin?’’ diye sorunca kendisine partiler olduğu yerde durmuyor ki ben olduğum yerde durayım,dün siyah dedikleri için alkışladığım insanları bugün beyaz derken görüyorum aynı şekilde alkışlamaya devam edersem sence de bu biraz tuhaf olmaz mı? demiştim.Bu son konuşmamızın üzerinden baya bir zaman geçti.Geçenlerde yine karşılaştık bu defa ağzı değişmiş belli ki narkozdan uyanmış;çok dertli konuşası var içini boşaltası var fakat bende onu dinleyecek kafa yok.Başkaları gibi içimden ‘’Oh olmuş, iyi olmuş; beter olun’’ demiyorum çünkü onlarla beraber ben de beter oluyorum.Kızgınlıkla hayranlıkla olacak işler değil aklı selim düşünmek lazım,biraz matematik yapmak lazım.Yaşadığımız sefaleti artık görmemiz lazım.

Yine yaşanan son bir garipliği söylemeden edemeyeceğim, geçen gün Mansur Yavaş Ankara büyükşehir belediyesinin yapmış olduğu konserlerde kamunun zarara uğratıldığı iddialarıyla ilgili çıkıp konuşma yaptı.Dikkatle dinledim,aslında kısaca şunu söyledi:‘’Biz bu konuyu incelettik ve bir kusur göremedik;konusunda uzman bilirkişilere inceletin,reklam ajansları var onlara sorun ve diğer belediyelerin yapmış olduğu konserlerin maliyetleriyle karşılaştırın;biz her şeye varız fakat adil davranın ve şeffaf olun’’ dedikten sonra Melih Gökçek döneminde yapılan usulsüzlükleri ve oluşan kamu zararını büyük ekranda tek tek gösterdikten sonra bu dosyalar bilinçli şekilde süre aşımına uğratılıyor neden işlem başlatılmıyor diye sordu.Akşam bir haber kanalı bu olayı ‘’Mansur Yavaş adil yargılama istedi’’ diyerek geçiştirdi ve Melih Gökçek dönemine ait yolsuzluk iddiaları hakkında tek satır konuşmadı malum kanallar ise haber değeri taşımadığı düşünmüş olacaklar ki haber bile yapmadılar.Neyse bir sonraki gün sabah elimde cep telefon haberlere bakıyorum Sabah gazetesi ise bu konuyla ilgili şöyle bir başlık atmış: ‘’MANSUR YAVAŞ’TAN KONSER VURGUNU İTİRAFI:SAVUNACAK HİBİR ŞEYİM YOK’’ Her bir kelimesini dikkatle dinledim, Mansur Yavaş asla böyle bir şey veya bu anlama gelecek bir söz söylemedi.Bu başlığı atan SABAH gazetesi Mansur Yavaş’ın  Melih Gökçek döneminde yapıldığını iddia ettiği yolsuzluklar hakkında ise tek satır yazı yazmamış.İmamoğlu davasında gizli tanık dedikleri kişilerin kapı arkasında yaptığı konuşmaları sanki doğruymuş gibi bangır bangır konuşanlar,milyonlarca kişinin oyunu alarak seçilen Ankara büyükşehir belediye başkanının iddiaları karşısında üç maymunu oynamayı tercih ediyor;şimdi soruyorum sizce bu normal mi?Gerçek olmasa bile muhalefetle ilgili her olumsuz haberin üzerine mercek tutup pireyi deve yapanlar konu iktidar olunca fiyaskolardan başarı hikayeleri çıkarıyorlar.Malesef toplum sürekli bu şekilde manipüle ediliyor ve algılarla gerçeklerin üzerine beton dökülüyor.Özgür Özel’in sokak mitinglerine  de bu gözle bakmak lazım.Onu sadece elinde mikrofonla konuşan biri olarak görmek yanlış olur ben onu elinde hilti ile gerçeklerin üstündeki betonu kıran biri olarak görüyorum.Hangi görüşten olursanız olun bu mitingleri takip edin.Günahkar olmazsınız,dinden çıkmazsınız,kimse sizi kınamaz ve ayıplamaz,kaybedeceğiniz hiçbir şey yok en azından şu kadarını yapıp kendinize şu soruyu sorun: ‘’Bu mitinglerde binlerce insan bir araya geliyor bunun hiç mi bir haber değeri yok? Neden bu mitingler ulusal kanallarda canlı yayınlanmıyor? Yoksa sahiden bizlerden bir şeyler mi saklanmak isteniyor?

GÜNÜN SÖZÜ: ‘’Bir insanı zorla susturmak ona bahşedebileceğiniz en büyük onurdur.Onun size karşı olan mükemmelliğini kabul ettiğiniz anlamına gelir. – Joseph Sobran

HÜSEYİN ÖZCAN