HAFTANIN KONUĞU: EMRE TELLİ

Merhaba değerli sanatseverler. Kentimizin değerlerini tanıttığımız köşemizin bu haftaki konuğu müzisyen Emre Telli oldu. Güzel enstrüman çalan çok insan gördüm ama Emre Bey gibisini görmedim. Onu Manavgat Sanatçılar Derneği açılış töreninde gördüm. Elindeki bağlamayla salonu dolduran seyircilere unutulmaz bir müzik ziyafeti çekti. Sadece bağlamayla yetinmeyen hocamız soyadının hakkını verir gibi neredeyse bütün telli çalgıları kullanabiliyor. Fakat bütün bu meziyetlerinin üzerinde bir karakteri var. Manavgat sevdalısı ustamla sanata ve hayata dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Şimdi sizleri bu keyifli söyleşiyle baş başa bırakıyorum.

Yılmaz Ali: Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Emre Telli: Manavgat’ta dünyaya geldim. Üniversite eğitimime gelene kadar eğitimimi Manavgat’ta tamamladım. Selçuk Üniversitesinde eğitim aldıktan sonra Manavgat’ta çalışmalarımı özelde ve resmî kurumlarda eğitici olarak devam ettirdim, bu süreçte eğitimini verdiğim alanda bağlama ailesine yakışan metot yazma gereksinimi ortaya çıktı halen kendime özgü bir sistemle metodum ile eğitimime devam etmekteyim, sonrasında Necmettin Erbakan Üniversitesi Türk Müziği Konservatuvarında Yüksek Lisans eğitimini tamamladım.

Yılmaz Ali: Müzik hayatınıza ne zaman başladınız? Sizi müziğin ritmine iten duygu neydi?

Emre Telli: Klasik bir cevap olacak ama hakikaten çok küçük yaşlarımda ağaçlardan müzik aleti yaparak başladım ilerleyen zamanda bir yakınımla Türkü Programı dinlerken ” sen müzik aleti çalmayı asla başaramazsın, yeryüzünde herkes başarsa sen başaramazsın” sözü beni çok derinden etkiledi ve başarmak için plan yaparak müzik ile ilgili başarı olmak uğruna ” bedelini ödeme pahasına” hayati bir karar verdim, başladım ilerledim, devam ediyorum. Müziğe karşı hissettiğiniz Aşk, Azim, Doğru bir enstrüman, Vicdanlı bir Eğitici, doğru bir metot ve çalışmanın karşılığını görmek şeklinde kodlayabiliriz.

Yılmaz Ali: Alanında çok başarılı olduğunuzu biliyorum. Kaç enstrüman kullanabiliyorsunuz?

Emre Telli: Bağlama ailesinin tamamını icra etmekteyim. (Cura, üç telli, dede sazı, balta sazı, çöğür, tanbura bağlama, divan bağlama, elektro bağlama ve türevleri farklı tel kombinasyonları, faklı bağlama düzenleri ve perde düzenleri)

 *Buzuki

*Cümbüş

* Temel ritim çalgılarının bazıları

* Enstrümana katkı sağlayacak efekt pedalları ve yazılımları

Telli, rezeneli bütün çalgılarda kendimi ifade ediyorum.

Yılmaz Ali: Çalışma ritüelinizden bahseder misiniz? Örneğin, hangi ortamda kendinizi daha verimli buluyorsunuz?

Emre Telli: Gün içerisinde ısınma hareketleri, egzersizlerle başlangıç yaptıktan sonra her zamanki alışılagelmiş, beni kısır döngüye götürecek, geçmişte tecrübe kazandığım figürleri tercih etmiyorum, Türk Halk Müziği eserleri yanında Türk Müziği eserlerimizi ve başka ses arayışlarında başka müzik türlerinde teknik olarak müzik yolculuğuma devam etmekle kalmayıp ayrıca kendi yazmış olduğum bağlama metoduma yenilikler ve eklemeler yapmaktayım. Yanı sıra müsaitlik durumuma göre müzik aleti tamiri ve imalat atölye çalışmalarıma ara vermeden yaşantıma devam ediyorum. Samimiyetin, saygının, insan olmanın şartlarının oluştuğu her yerde kendimi ifade ediyorum.

Yılmaz Ali: Müzik, insan ruhuna hitap eden çok önemli bir sanat dalıdır. Çalarken duygu yoğunluğu yaşıyor musunuz?

Emre Telli: Duygudan duyguya geçmek diyebiliriz aslında. Müsaadenizle kendime ait bir sözü okurlarımızla paylaşmak istiyorum ” En kötü insanın bile mutlaka sevdiği bir müzik türü vardır “

Müzik sanatçısı enstrümanını seslendirirken   içinden geçenler’ e hoşunuza gidecek bir örnek vermek istiyorum:

Sanatını icra eden sanatçının iç aleminde adeta havai fişekler uçuşur, aşırı derecede mutlu olur eğer duygusal müzik yapıyorsa hüznü en derinde yaşar, fırtınalar kasırgalar koparır. Ancak buraya dikkat ediniz; sanatkâr hangi duyguyu yaşarsa yaşasın dışarıya yansıtmaz. Zaten müziği diğer sanat dallarından ayıran fark da budur.

Müzik vazgeçilmez ve eşsiz bir sanattır. Film veya dizilerde de olmazsa olmazdır müzik senaryoya göre müzik; sakinliği veya güçlülüğü sizi sürükler hatta dünyada ve ülkemizde meşhur olan dizi ve film müziklerini araştırınız. Günlük hayatta nasıl ağlar güleriz yavaşlarız tempolu yaşarız sanatçının duyguları da böyledir. Örnek vermem gerekirse bir ıslık şeklinde bile müzik yapıldığında, o ıslığın insanı olduğu yerden alıp başka yerlere adeta ışınlayabilmektedir. Elbette biz sanatçılarda da tahmin edemeyeceğiniz ileri boyutta duygusallık yaşamaktayız yaşamaya da devam edeceğiz.

Duygusallık olmazsa olmaz değerimizdir. Hayatın Ta kendisidir duygu…İnsan demek duygu demektir. Duygu demek eşittir müziğin tabiatı demektir. İç içe olan kavramlardır. Tabiatıyla müzik yapamayan insanlara göre bizlerin duygularını derinlemesine bir düşünün derim.

Yılmaz Ali: Çocukluğunuza dair en çok neyi özlüyorsunuz?

Emre Telli: Esasen inandığım ve hiç yanılmadığım bir değer var ki “insan her mutlu olduğunda aslında çocukluğuna geri döner.”

En iyi çocukluk çağını yaşayan bir nesil olarak yaşandı ve tadı damağımızda halen ve orada özel ayrı bir zirvededir o altın çağ…

Ama bir anekdot paylaşacağım okurlarımızla; çocukken evimize gelen misafirler ve ailemde dahil herkes çok ciddi bir şekilde tv izlerken ben kahkaha attığımda ortamdaki herkse kahkahalarla güldürdüğümü neşeyle anımsıyorum enerjimle ortama katma değer kattığımı paylaşmak istedim :))

Yılmaz Ali: Her sanat dalının kendine has duayenleri vardır. Bu anlamda etkilendiğiniz isimler kimlerdir?

Emre Telli: Sanat dalındaki duayen olarak isimlerin hepsini takip edip tekniklerini de hazineme ilave ederken bu hazineye hiç tanınmamış adını söylesem ilk kez duyacağınız isimsiz insanları da ilave ettim.

Her sanatta zirve olmuş isimlerin tekniklerine ayrı ayrı mesai yaptım hem yöresel hem ülke bazında.

Sonrasında ise gönlüm ruhum bedenim kalbim bana haykırdı kendim olmamı.

Bütün ustaların hatırası tekniği eserleri var külliyatımda ama sanatta bir kural vardır “usta olana kadar ustanı taklit et.”

Sanat taklit ile başlar. Bu aşama bitince ” kendin olma” özgürlüğü devreye girer ve kendin olmak zorundasın aksi halde taklitçilikten öteye gidilmez.

“taklitler aslını yaşatır ” amaç kendin olabilmekte saklıdır.

Yılmaz Ali: Sizce herkes müzisyen olabilir mi? Yoksa bu yetenek gerektiren bir iş midir?

Emre Telli: Herkes müzisyen olamaz istese de olamaz yalnızca istemek yeterli değildir.

Bazı insan tabiatı gereği müzik aleti (enstrüman) satın aldığı zaman hemen başarıya ulaşacağını zannetmesi “yanılgıdır”

Ülkemizde ve yeryüzünün en büyük eksikliği tecrübelerime dayanarak samimiyetle söylüyorum: “Müzik branşında en çok ihtiyaç duyulan gerçeklik

Kaliteli ve seçkin dinleyicilerin yetiştirildiği toplum modelidir ” yoksa her zengin ailede klasik olarak dillere yerleşen ” benim çocuğumun müzik kulağı çok iyidir, çocuğum müzik dehası gibi saçmalığı ve görgüsüzlüğünün önüne geçilemez. Herkes müzisyen, herkes sanatçı, herkes Sanat dâhisi.

Pekâlâ kaliteli dinleyiciler nerede?

İyiyi ve kötünün ayrımını gerçekten ehil olana bırakmadılar bir türlü. Bir günde birisi demedi ki benim şu branşta bilgim yok sessizce oturup dinleyeyim benim harcım değil diye bir cümle duyamadık ne yazık ki…

Herkes her konuda adeta profesör. Bir toplum her konuda bilmese de ahkam kesmeye başladıysa eyvahlar olsun geçmiş olsun. Herkes her şeyi yapmak zorunda değildir.

Bir enstrüman satın alıp birkaç hafta ya da birkaç ay sonra bahane üretip o satın aldığı enstrüman ı bir köşeye atmak refleksi bu sebeple arttı ne yazık ki.

Velhasıl herkes müzisyen olamaz çünkü ” Müzik Yaradan’ın kutsal hediyesidir her kula nasip olmaz”

Müzik yetenek sabır Azim kararlılık ve sürekli çalışma gerektiren, tembellik yapıldığında sizi çabuk terk eden sevgilidir.

Yılmaz Ali: Hobileriniz nelerdir?

Emre Telli: Hobilerim müzik video içeriği (gerek eğitim amaçlı/ gerek hobi amaçlı) üretmek

Yılmaz Ali: Müzik yolculuğunuzdaki hedefiniz nedir?

Emre Telli: Bu soru için teşekkür ediyorum. Müzik başta olmak üzere sanat dallarının Resmi olan Müzik eğitim fakülte, konservatuvar, resmi sanat merkezleri, resmi korolar gibi kurumları HARİÇ tutarak; resmi dernek gibi tarzı müzik ve sanat atölyeleri tarzı oluşumlarda; mekân, oda, kültür amaçlı resmi bir çatı altında zemin konusunda çok önemli sıkıntılar (prosedür ile alakalı) yaşanmaktadır, sebepleri çok çeşitli kategorilere ayrılmakla beraber, okurlarımızı detay denizinde yüzmelerine gönlüm razı değil. Konumuz, deyim yerindeyse bir dokun bin ah işit halinde olmakla beraber liyakat in önemini vurguluyor ve başka anlamlara çekilmemesini rica ediyorum. Fakat dijital ortamda olması koşuluyla.

Yılmaz Ali: Sizce ülkemizde sanatı icra etmek için elverişli zemin var mı?

Emre Telli: Müzikle uğraşmak istemek çok zahmetli ve çok değerli bir uğraşı ve insanı derinden hayatını olumlu anlamda değiştirecek en özel sanattır. Öncelikle Sanat Aşkınızın olması gerekir. Destekleyici olarak bu aşkı doğru işinin ehli bu sanata ömrünü adamış yeterlilikteki bilir kişilerle irtibata geçilmesini uygun buluyorum.

Amatör seviyedeki halkımıza hangi coğrafyada hangi durumda olurlarsa olsunlar Müzikten konuşacak olursam doğru müzik aletini çok iyi araştırarak (bütçeye göre değişkenlik olacaktır)

Doğru Vicdanlı * insanların müzik / sanat aşkını, hevesini söndüren kişi ya da liyakatsiz ehliyetsiz öğretici olduğunu ileri süren kişilerden uzak durmalarını, işin ustasını yani ehlini araştırıp iyi mukayese yaparak aceleye getirmeden seçmelerini önemle tavsiye ediyorum.

Ayrıca Müzik branşında; halk arasında esnaf tabiriyle kullanılan güya öğrenci bağlaması, öğrenci gitarı, öğrenci kemanı vs. gibi kavramlar yanlıştır, ticari kaygılarla günü birlik seri imalat yapan yapımcıların perakende müzik eğitimi veren mağaza ve dükkanlara düşük bütçe ile kısa günün kârı düşüncesiyle gidilen son derece yanlış ve onaylamadığım bir olaydır.

Yılmaz Ali: Müzikle uğraşmak isteyenler veya amatör olarak ilgilenenlere neler tavsiye edersiniz?

Emre Telli: Velhasıl doğru Vicdanlı öğretici, doğru bir öğrenci ve doğru metotla. Devamlı istikrarlı bir çalışma sonucunda doğru bir zirveye çıkmanızı sağlayacaktır tecrübelerimle sabittir.

Yılmaz Ali: Sizi Manavgat Sanatçılar Derneğinde tanıma fırsatımız oldu. Siz bu derneğin en önemli isimlerinden birisiniz. Dernek çatısı altında ciddi projeler üretiyorsunuz. Bize çalışmalarınız ve projelerinizden bahseder misiniz?

Emre Telli: Dernek bünyesinde ve bulunduğum her yerde işimi Kaliteli yapmış olmanın vicdani rahatlığıyla ilgili söyleyeceklerim bize ulaşsınlar projelerimi anlattığım zaman üzülerek ifade etmeliyim ” fikir hırsızlığı ” yapılmaktadır gerek geçmişte gerek günümüzde YAZIK…

Hem de çok yazık.

Çok değerli halkımıza sesleniyorum bize ulaşın. Toplumun da yukarıda bahsettiğim konularda yanlışların tespiti doğruların üzerine daha da doğrusunu daha güzelini eklememiz için her şeyi ben bilirim hastalığından toplumun kurtulması ve bilenlere gerekiyor.

Reklam yapmıyorum.

Herhangi   bir ticaretini yapmıyorum yılların verdiği tecrübemi tertemiz vicdanla aktarıyorum tarihte kaydediyor ve uzun vadede hep haklı çıkıyorum ama yeterli değil toplumun yanlışları doğru diye tekrar etmesi bizleri derinden etkilemektedir. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz. Nice insanlar tanıyorum yanlış kişilerin elinde müzik hevesi elinden acımasızca alınmış yazık bu millete…

Bu Millet en güzelini en doğrusunu Hak ediyor diyorum.

Kişisel ve kurumsal anlamda attığım her adımın bilincinde ve sorumluluğunda olan bir İnsan olarak söylediklerimin arkasındayım. Bu toprakların Aziz halkının vicdanıdır seslenen binlerce yıllık sesli kültürümüze sahip çıkalım.

Yılmaz Ali: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Emre Telli: Müziği yalnızca eğlence olarak algılamak büyük bir eksikliktir. Kendime ait ileride literatürde yer alacağını düşündüğüm bir sözü ilave etmek istiyorum ” Müziğe en çok karşı olanlar, düğünde en fazla göbek atanlardır. Doğru, tarafsız, kişiler ve kurumlar üstü bilgiye ulaşmak isteyenler bize ulaşabilirler.

Gazetenize ve okurlarımıza sesimizi duyurduğu için Sayın Yılmaz Ali Beyefendiye teşekkür ediyor ve herkese esenlikler diliyorum.

Saygılarımla

Yılmaz Ali