Çürüme genel kuraldır. Her şey çürür. Metal dahi çürümeden kendini kurtaramaz. Mühendisler, metaldeki çürümeyi “metal yorgunlugu” olarak tanımlıyor.
Sosyolog olarak bizi, toplumsal çürüme ilgilendiriyor. Maalesef, genel kanundan, toplum kendini kurtaramıyor. Toplumlar da çürüyor. Sosyologun görevi, toplumsal çürümeyi saptamaktır. Çünkü, hastalığı tedavi etmek için önce teşhis gerekiyor.
Toplumsal çürümenin işaretini, Istanbul Belediye Soruşturmaları gözler önüne serdi.
1. Başkanın diploması iptal edildi. Gerekçe, hukukun “mutlak butlan ile yok sayılma” prensibine dayanıyor. Aynı gerekçe ile 26 kişinin diploması daha iptal edildi.
Diploması iptal edilenlere bakıldığı zaman, içlerinde halk çocukları yok. Zengin çocukları var. Paşa çocukları var. Masonların çocukları var. Daha da ilginci, yok hükmünde trnskript ile Istanbul Universitesine geçerek, Profesör diploması alan var. Dönemin çürümüş sosyolojik yapısı bu güne yansıyor.
2. Siyasetteki çürüme hiç bu kadar olmamış idi. Demek ki toplumsal yapı, gerçekten çürümüş. Nitekim toplum, “hukuken aklanmamış sanıklar için” siyasal toplantılara katılıyor. Adalete güvenmiyor.
“Görülmekte olan davaları etkileyici” her türlü hareket suç sayılmasına rağmen, mahkemeyi etkileyici siyasi eylemler durmuyor. Toplum, kendi çürümüşlüğünü adeta ispat ediyor.
3. Çürüyen toplumlar en hayati sorununu dahi çözemez. Nitekim, 25 yıldan beri depreme karşı tedbir alınamadı. Profesörü, inşaatçısı, siyasetçisi rant peşinde. Inşaat sektöründen kazanç sağlıyıcı, işler peşinde koşuyor.
4. Toplumdaki çürüme, ekonomiye enflasyon olarak yansır. Enflasyon bir türlü durmuyor. Nedeni toplumsal çürümeden kaynaklanıyor.
Imamamlar, yeşil kartlılar, hak etmeden emekli maaşı alanlar, ATM memurlarının sayısı 30 milyona ulaşmış. Hiçbiri “Bu benim hakkım değildir” demiyor. Ekonomiye katkısı olmayanlara yapılan ödemeler enflasyon yaratıyor.
Toplumsal çürümeden herkes nasibini alıyor.