Toplumların doğal sınırları vardı. Bu sınırlar, coğrafi-sosyolojik-ekonomik ve tarihten kaynaklanıyor. Savaş ya da suni nedenler ile doğal sınırların bozulması, uzun vadede kendiliğinden düzeliyor. Tarihi örnek Misak’ı Millidir.
Misak’ı Milli (Ulusal Sınırlar) işgal altındaki Istanbul’daki Mecliste, 17. Şubat 1920 tarihinde saptanmıştır. Işgalci Ingilizler, bu kararı aldı diye Meclisi basmış, vekilleri sürgün etmiştir. Vekiller Ankara’da toplandılar. Kurtuluş Savaşını, Atatürk Önderliğinde, bu gazi meclis yaptı.
Mecliste alınan Türkiye sınırları şöyle idi.
Karadenizde BATUM’dan başlıyor. Selanik ve Batı Trakyayı kapsıyor. 12 Adaları ve Kıbrısı içeriyordu. Iran ile sınırlar, Kasrı Şirin Anlaşmasındaki gibi kalıyor, değişmiyordu. Güney Dogu Sınırımız, Lazkiye’den başlıyor, Idlip-Afrin-Halep üzerinden Musul-Kerküke ulaşıyordu.
Maalesef emperyalist Fransa ve Ingiltere’ye Misak’ı Milliyi kabul ettiremedik. Ulu Önder Atatürk, 1936 yılında HATAYI geri alabildi. Ömrü vefa etmedi. Etseydi, Misak’ı Milli çoktan gerçekleşmiş olurdu. Atatürk’den sonra gelen
yöneticiler, başarılı olamadılar.
En acısı ADALARDA yaşandı. 1912 Trablus Savaşında, Italyanlara yenilen Osmanlı, Uşi Anlaşması ile 12 Adayı, geçici olmak kaydıyla Itralyanlara bırakmıştı. Italyanlar, 1946 yılında Adalardan çekilirken, hakkımızı kullanmdık. Adalar, Yunanistana kaldı.
Batı Trakyada, soydaşlarımız, 1912 yılında, Batı Trakya Türk Cumhuriyetini kurdular. Osmanlı, Türk kelimesinden rahatsız idi, yardım etmedi. Kurulan Cumhuriyet yıkıldı. Batı Trakya’daki Türkler, 113 yıldan beri, zulüm altında yaşıyor.
Skyes-Picot Anlaşması ile Fransa ve Ingiltere, 1916 yılında Orta Doguyu paylaştılar. Bu günkü Suriye sınırlarımız, bu anlaşmanın ürünüdür. Bu sınırlar, Misak’ı Milliyi bozuyordu. Lozanda olmaz dedik. Lozan’da “Süngü hakkı” kavramı ortaya atıldı. “Oralarda askerin yok” dediler. Heyet geri geldi. Atatürk akere “Musula hareket” emri verdi.
Kurmay toplandı. Şu raporu Ataturk’ün önüne koydular.
“Araç yok. Askerin ayakkabısı yok. Uç ayda yürüme gidebiliriz. Cephane bitmek üzere. En önemlisi, asker doğuya giderse Batı sınırlarımız savunmasız kalır”
Rapor fiili gerçekleri yansıtıyordu. Doğuya gidemedik. “Süngü Hakkı” olarak kazandıklarımız ile yetinmek zorunda kaldık.
Kader ağlarını örüyor. Misak’ı Milli “Ekonomik açıdan” oluştu. Siyasi açıdan gerçekleşmesi için, Türkiye Ataturk’ü bekliyor.