Yılmaz Ali: Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Ayşe Kaya: Ankara Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi mezunuyum. Öğretmenlik maceram Bingöl’ün Genç ilçesine bağlı Sürekli köyünde başladı. Gözlerim, köydeki minicik çocukların gözleriyle buluştuğu an, doğru yerde olduğumu anladım. O günden sonra benim adım öğretmen oldu. Mesleğimi aşkla yapmaya başladım.
Yılmaz Ali: Yazmaya ilk ne zaman başladınız? Sizi yazmaya iten duygu neydi?
Ayşe Kaya: Köy öğretmeniyken çocuklara hikâye kitabı okuyordum. Hikâyelerin çocuklar üzerinde oluşturduğu etkileri fark edince çocuklara olumlu davranışlar kazandıran hikâyelerden faydalanmaya başladım. Ben de kısa öyküler yazmaya başladım. İstanbul’a geldiğimde de hikâyeleri eğitim aracı olarak kullanmaya devam ettim. Bir gün bir yayın evinden yıllık plan ve yıllık plana endeksli hikâyeler yazma teklifi geldi. Elimde biriken eğitici öykülerim vardı. Fakat yüz seksen iş gününe yetecek kadar değildi. Dünya masallarından da faydalanarak öykülerimi yüz seksene tamamladım.
Yılmaz Ali: Kaç kitabınızvar? İsimleri nelerdir?
Ayşe Kaya: Yazmış olduğum yüz seksen öykü “Hikâye Saati” isimli bir kitapta toplanarak, yıllık plan çalışmalarımla birlikte yayımlandı. Hikâye Saati kitabını okul öncesi eğitimcileri ve stajyer öğretmen adayları çok sevdi. Kitap ve planlar büyük ilgi gördü. Bu da beni yazma konusunda cesaretlendirdi. Elişi Çalışmaları, Deney yapalım, Faaliyet Dosyam isimli eğitici kitaplar yazdım. Ayrıca 3-6 yaş grubu çocukları için “Bilgin Baykuş Eğitim Setleri” setleri hazırladım. Eğitim setlerini geliştirmiş olduğum okul öncesi eğitim modeli ile bütünleştirdim.
Sonrasında on kitaptan oluşan “Oluşum Öyküleri” isimli öykü setini hazırladım. Öyküleri drama çalışmalarıyla bütünleştirdim. “Okuyoruz – Oynuyoruz” Projesi geliştirdim. Öğretmenlik mesleğimi tamamladıktan sonra bu projeye yoğunlaştım. Daha fazla çocuğun yüreğine dokunmak, çocuklara kitap sevgisi aşılamak istiyordum. Proje Anaokulları tarafından büyük ilgi gördü. Davet edildiğim okullarda çocuklarla kitap söyleşileri, drama oyunları oynuyoruz. Sonra bu projeden ilkokul çocukları da faydalanmalı diye düşündüm.
İlkokul çocukları için de yazmaya başladım. Bal Köpüğünün Şarkısı isimli çocuk kitabını yazdım. Arkasından Karpuz Prensi, Arif Çocuk, Keloğlan ve Uçan At, Saklambaç Rüyası, Fış Fış Kayıkçı, Mustafa Kemal’in Hayali, Bal Köpüğünün Şarkısı 2 kitapları geldi. Yayınlanmayı bekleyen birçok hikâye projem var.
Son yıllarda çocuk kitaplarımın arasına yetişkinler için yazmış olduğum bir şiir kitabı eklendi. “Mavice” isimli şiir kitabımda yaşama, doğaya ve kadına dair şiirlere yer verdim.
Yetişkinlere yönelik yazmış olduğum hikâyelerde var. Altı yıl önce yazmış olduğum “Gülizar Ana” isimli hikâye, bu yıl 7 Mart’ta kadınlar günü kapsamında tiyatro olarak sahnelendi. Bu anlamlı bir günde yazmış olduğum eserin emekçi kadınlar tarafından oynanması gurur vericiydi. Projeye destek sağlayan Manavgat Kum Zambakları Kadın Kooperatifi ve Toros Kadınları Emek Pazarı üyelerine çok teşekkür ederim.
Biraz da “Kara Elmas” belgesel filminden bahsetmek istiyorum. Deniz Çankaya Salmanlı yönetiminde çekilen Kara Elmas filmi gerçek yaşam öykümü anlatmaktadır. Kız çocuklarının okutulmadığı dönemlerde mücadele ederek okumayı başaran, çocukluğunda atılan olumsuz kodları dönüştüren, Kömür Ayşe’nin, Kara Elmas’a dönüşüm hikâyesini anlattık belgeselde. Bu hikâye kız çocuklarına, kadınlara ilham olsun istedik.
Yılmaz Ali: İlham kaynağınız nelerdir?
Ayşe Kaya: İlham kaynağım gökyüzü. Gökyüzüne bakmak, bulutları, kuşları, yıldızları, seyretmek, düşünmek, düşler kurmak, kitap okumak beni özgürleştiriyor. Denizi, ufku, martıları seyretmek, müzik dinlemek, yürüyüş yapmak hobilerim arasındadır. Yaşamda karşılaştığım toplumsal olaylar, doğa, kadın ve çocukların sorunları beni çok etkiliyor. Eserlerimde genellikle bu konuları işliyorum.
Yılmaz Ali: Sizi etkileyen yazarlar kimlerdir ve neden?
Ayşe Kaya: Toplumun yaşadığı sorunları irdeleyen halk şair ve yazarlarını okumayı seviyorum. Sabahattin Ali, Nazım Hikmet Ran, Ahmet Arif, Cemal Süreyya, Yaşar Kemal, Mehmet Uzun, Zülfü Livaneli, Jale Sancak, Gülten Dayıoğlu, Albert Camus, Fydor Dostoevsky, Lev Tolstoy, gibi. Yaratıcılığımı geliştiren bilim ve ilim kitapları, filozofların yaşantılarını, düşüncelerini anlatan kitaplar okumayı, düşünmeyi, derinlere dalmayı seviyorum. İbnü’l Arabi, Konfüçyus, Platon, Friedrich Nietzsche, Lucius Annaeus Seneca, Işık Kızıltuğbu konuda okuduğum yazarlardan bazıları. Kainatın sırları, mitoloji, fizik ve metafizik, astroloji, matematik, rüyalar hakkında okumak, heyecan verici. Bu duygular benim araştırmacı olmamı, soru sormamı sağlıyor. Yaratılış hakkındaki gizemleri anlamaya çalışıyorum.
Yılmaz Ali: Sizce herkes kitap yazabilirmi? Yoksa yazmak yetenek gerektiren bir iş midir?
Ayşe Kaya: Herkes yazabilir fakat edebi eser oluşturmak ayrı bir şeydir. Yazacağımız fikir kadar nasıl anlatacağımız da önemli. Kullanacağımız dil, kahraman, kahramanın yolculuğu, kurgusu iyi bir matematik, teknik gerektiriyor. En çok okunan eserler matematiği iyi kurulmuş eserlerdir.
Yılmaz Ali: Peki sizin okurlarınızla aranızda nasıl bir bağ var?
Ayşe Kaya: Onlarla fuar ve etkinliklerde birlikte olmak, söyleşiler yapmak, yazdığım şiirleri birlikte okumak, okurların fikirlerini ve görüşlerini dinlemek bana sonraki adımlarım hakkında ipuçları veriyor. Çocuk kitaplarını çocuklara okuyorum, tepkilerini izliyorum. Okurların gözlerindeki heyecan, mutluluk beni yeni şeyler yazmaya yöneltiyor.
Yılmaz Ali: Yazın hayatınızdaki hedefiniz nedir?
Ayşe Kaya: Yazmaya, soru sormaya, düşünmeye ve düşündürtmeye, çocuklara, kadınlara, doğaya faydalı projeler üretmeye devam edeceğim. Amacım topluma faydalı olmak, bütüne katkı sağlamak, hayatı anlamlı kılmak.
Yılmaz Ali: Yazarken zorlandığınız dönemler oluyor mu? Oluyorsa o dönemi aşmak için ne yapıyorsunuz?
Ayşe Kaya: Yazmak istediğim konu hakkında öncesinden detaylıca araştırma yapıyorum, okuyorum. Araştırma sonuçlarım duygularımla hemhal olduğunda kalemim yazmaya başlıyor. Zorlandığımda yürüyüş yapmak, deniz kenarında vakit geçirmek, gökyüzüne bakmak, kitap okumak bana iyi geliyor.
Yılmaz Ali: Türkiye’deki okuma oranları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ayşe Kaya: Muzaffer İzgü ne güzel söylemiş; “Çocuk okuru olmayan bir ülkenin yetişkin okuru da olmaz” diye. Ben bu konuda eğitimci olarak şöyle düşünüyorum. Kitap okuma alışkanlığı çocukken kazandırılması gereken bir davranıştır. Kitap okuma konusunda anne ve babalar çocuklarına rol model olmalı. Çocuklarıyla kitap okuma saatleri belirlemeli, o saatleri birlikte kitap okuyarak, kitap hakkında sohbet ederek kitap sözcükleriyle konuşarak, taklit ederek geçirmelidirler. Kitap okumayı eğlenceli hale getirmek gerekir. Uyguladığım “okuyoruz-oynuyoruz” projesi de bu konuyu gündemde tutmak, çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak üzere hazırlanmış bir projedir.
Yılmaz Ali: Yeni yazar ve yazar adaylarına neler tavsiye edersiniz?
Ayşe Kaya: İyi bir yazar olmanın yolu okumaktan geçer. Bol bol okumak, gözlem yapmak, araştırmak gerekir. Seçtikleri konular hakkında yazmalarını ve günlük tutmalarını tavsiye ederim.
Yılmaz Ali: Manavgat sanat adına büyük işler yapıyor. Sanatçı olarak siz neler yapmak istiyorsunuz? Ses getirecek projeleriniz var mı?
Ayşe Kaya: “Okuyoruz-Oynuyoruz” projesini sürdürmeye, yaygınlaştırmaya devam edeceğim. Yaratıcı drama, yaratıcı yazarlık atölyeleri, şiir okuma- yazma atölyeleri, geziyorum-yazıyorum atölyeleri düzenlemek, kitap imza-söyleşi günleri düzenlemek, çocuk, kadın, doğa temalı farkındalık projeleri üretmeye devam edeceğim.
Yılmaz Ali: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Sanat iyileştirir, geliştirir, güzelleştirir. Sanat, insanın iç dünyası ile dış dünya arasındaki köprüdür. Keyifli söyleşi için teşekkür ederim.