Ekonomi denilince, akla, Üretim ve Tüketim geliyor.
Üretim son hızla devam ediyor.
Bu sayede, Türk ekonomisi, şoklara dayanıklı hale geldi. Kırılganlık azalıyor. Nitekim, Merkez Bankası 26 milyar dolar sattı. Satılan paranın, büyük ölçüde tekrar bankalara geri döndüğü görülüyor.
Borsa endeksindeki aşırı düşme de devam edemedi.
Borsadan çıkan paranın iki gün içinde geri dönmesi de pozitif gösterge.
Endekste manipülasyon yapabilmek giderek zorlaşıyor.
Piyasada her türlü mal ve hizmet var.
Marketlerde mal bolluğu tezgahlardan taşıyor.
Bolluk, üretimin son hızla devam ettiğini gösteriyor.
Döviz dahil, hiç bir malın ikili fiyatı (karaborsa) yok.
Parası olan, piyasada he türlü malı buluyor.
Dün yolum E5 karayoluna düştü. AVRASYA Tünelinde kuyruk, Goztepe kavşağına kadar uzamış. Tünel pahalı, ama müşterisi var. Demek ki, katma değer yaratıyor.
Evim Beylerbeyinde. Boğaz Köprüsündeki kuyruk, benim evin önüne kadar geldi. Boğaz köprüsünden karşıya geçmek isteyenlerin sayısı her gün artıyor. İkinci köprü de sürekli dolu. Hareketin gerisinde ekonomi var. Katma değer yaratma dürtüsü (üretimdeki artış) inasnları zorluyor.
Ekonomik göstegeler, üretimde sorun olmadığını gösteriyor.
Tüketim açısından bakıldığı zaman sorun var.
Zira fiyatlar yüksek, herkes satın alamıyor.
Refah tabana yayılamıyor.
Nedeni, gelir bölüşümündeki adaletsizlikten kaynaklanıyor.
Gelir bölüşümündeki adaletsizliğin göstergesi, oturdugum apartmandır.
Kiralar yüksektir. Ama boş kalmıyor. Yedi aile oturuyor. Dün, park yerindeki arabaları saydım. Sekiz adet son model lüks mercedes ve bir adet Range Rover cip var.
Ülkedeki bölüşüm adaletsizliğini adeta haykırıyor.