Batı, kültürünü ve geçmişini Roma’ya dayandırıyor. Üzerinde yaşadığımız topraklarda, Doğu Roma egemen idi. Biz geldik ve bu topraklara yerleştik. Her metrekaresinde şehidimiz var.
Haçlılardan beri Batı, bizi bu topraklardan kovmak istiyor. Bu isteğini ve niyetini de saklamıyor. Gidecek başka bir yerimiz yok. Buralarda yaşamamiz için GÜÇLÜ BIR DEVLETE sahip olmamız gerekiyor.
Son günlerde, ne siyasi iktidar, ne de muhalefet, devleti tahrip ettiklerinin farkında değiller. Hiçbiri, Devlet ile Hükümeti birbirinden ayıramıyor. Hükümetler gelip-geçicidir. Devlet bakidir. Devletimize sahip çıkmamız gerekiyor.
1988 yılında DEVLET VE POLITIKA isimli kitap yayınladım. Kitapda, devletin biçimi-gelişmesi ve idaresi konusunda detaylı bilgi var. Burada devletin temel kurumlarını ve bu kurumların nasıl tahrip edildiğini anlatacağım.
Devletin temel kurumları üçe ayrılır. Yasama, Yürurtme, Yargı.
1. Yasama.
Yasama kanunları yapar. Kanunlar, anayasaya ugun olacaktır. Bu nedenle anayasa, devletin yapısını ve işleyişini düzenleyen temel kanundur. Herkesi bağlar. Hiç kimse anayasanın üzerinde değildir.
Anayasa, toplum sözleşmesi sayılır.Toplum, anayasaya aykırı söylem ve eylemlerden rahatsız oluyor. Söylem ve eylemin iktidar ya da muhalefete ait olması sonucu değiştirmiyor.
-Siyasi iktidarın “anayasa mahklemesi kararlarını tanımıyorum” soylemi, YASAMAYA zarar veriyor.
-Siyasilerin, anayasadaki “değiştirilmesi teklif dahi edilemez hükümler” hakkındaki söylemleri, toplumda rahatsızlık yaratıyor.
-MHP destegi olmasa, Hükümetin yasa yapabilmesi mümkün değil. Bütçe yasasını dahi geçiremez. Buna rağmen muhalefet, siyasi iktidarı diktatorlük ile suçluyor. Diktatörlük söylemi YASAMAYI tahrip ediyor.
Yasamaya verilen zarar, devletin temelini sarsıyor.
2. Yürütme
Yasalar ve yasalara göre oluşan yargı kararlarını yerine getirme görevi Hükümetlere aittir. Hükümeti, siyasi irade belirler. Demokrasilerde, Halk, seçimler ile siyasi iradeyi tayin ediyor.
Hükümetler, belli dönemler için seçilir ve görev yapar. Görevini bağımsız ve tarafsız yerine getirmek zorundadır. Bu kurala uymayan Hükümetler, kendilerine zarar verir. Kötüye kullanılan güç kendini tüketir.
Muhalefetin hükümeti eleştirmeleri en doğal hakkıdır.Bu hak devletin diğer kurumlarına zarar verilmeden yapılmak mecburiyeti vardır. Muhalefet bu kurala uymuyor. Yüz kızartıcı suçtan, haklarında iddialar bulunan sanıkları koruma adına YARGIYI tahrip ediyor.
3. Yargı
Yargı denildiği zaman aklımıza mahkemeler ve hakimler gelir. Anayasamıza göre mahkemeler tarafsız ve bağımsızdır.
Montesquieu(1689-1755 Fransız düşünür) Yargının FEDERATIF KUVVET oldugunu üç asır önce ispat etti. Bizim siyasilerimiz halen farkında değiller.
Federatif kuvvet, birileri tarafından harekete geçirilmez ise eylemsizdir. Harekete geçiren tarafın devlet olması, siyasi nitelik taşımaz. Hakim önüne gelmeyen konu ve dava hakkında karar veremez. Davalarda iki taraf vardır.Iddia edenler ve savunanlar. Hakimin tarafsızlıgından şüphe edenler, reddi hakim yapar. Tek bir mahkeme kararı ile kesin kaziye oluşmaz. Kararlara her aşamada itiraz edilir. Temyize gidilir. Ulkemizde, Yargıtay kararlarına karşı, Anayasa Mahkemesine itiraz yapılabiliyor.
Tüm yollar açık iken, muahlefetin sanıkları koruma adına, Yargı hakkındaki söylemleri, Devletin temel direğini sarsıyor.
Sonuç:
Devletin temel direklerindeki sarsıntı anında ekonomiye yansır. Sanayi ekonomilerinde sermaye akışkandır. Devletin direklerinde sarsıntı gördügü anda güvenlik sorunu yaşar.
Nitekim son günlerde meydana gelen sarsıntı;
-40 milyar doladan fazla rezervlerde erimeye neden oldu. Borsadaki kayıp trilyonları buldu. Faizler yükseliyor.
-Borsa endeksindeki düşme ve faiz yükselmesi yatırımlarda azalma olarak sonuç verecek. Yatırım azalması,ekonomik büyümeyi negatif yönde etkiliyor. Büyümede bir puan düşme 160 bin işsiz yaratıyor.
-Satılan rezervler, cari açık oldugu için bizim degil. Borç alındı. Ülke, borca karşı faiz ödüyor.
Devletimiz ve milletimiz zarar ediyor.
Şinasi Kara